Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesinin tercih değil, refaha götürecek tek yol olduğunu söyledi. Anastasiadis, Türkiye’nin “Kıbrıslıların müzakere edip bir çözüm başarmasına izin vermesi gerektiğini” savundu.
Alithia’nın haberine göre, Anastasiadis, Bulgaristan’ın AB dönem başkanlığından ayrılıyor olması vesilesiyle Güney Kıbrıs’taki büyükelçisi tarafından verilen yemeğe katılarak konuşma yaptı.
Kıbrıs’taki fiili durumun, bölücü veya işlemez çözümlerin kabul edilir olmadığını, bunların sorunu çözmek yerine yoğunlaştırdığı görüşünü ortaya koyan Anastasiadis, “Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi tercih değil, Kıbrıs’ın sahip olduğu perspektifleri tam olarak geliştirilmesine olanak tanıyacağından bizi refaha götürecek tek yoldur” dedi.
Anastasiadis, BM Genel Sekreteri’nin görüşme zemini olarak sunduğu 6 maddelik çerçeveye, BM kararlarına, AB ilke ve değerlerine bağlılık belirttiği konuşmasında, müzakerelere yeniden başlamaya hazır olduğunu savundu.
Müzakerelerin yeniden başlaması için ortamın uygun olup olmadığının ortaya çıkması için BM Genel Sekreteri’nin bir özel danışmanının çok yakında adaya gelmesi dileğini de dillendiren Anastasiadis, “Bütün tarafların, müzakerelerin yeniden başlama prosedürünü olumsuz etkileyebilecek eylemlerden kaçınması çok önemlidir” dedi.
Anastasiadis, Türkiye’ye özellikle atıf yaptığı konuşmasında “Kıbrıslıların müzakere etmesine ve Kıbrıs’ta bir çözüm başarmalarına izin vermelidir. Kıbrıs, refah, barış ve güvenlik yolunda yeniden birleşmiş şekilde yürüyebilir. Bunda, AB üyesi devletlerin de, AB’nin de yeniden birleşme çabalarına olumlu katkı koyarak oynayacağı rolü vardır” ifadelerini kullandı.
Rum Yönetimi’nin, bölgesel işbirliğini ileri götürmeyi sürdürmede kararlı olduğunu da kaydeden Anastasiadis, bölgedeki hidrokarbon keşfinin, yabancı şirket ve yatırımcıları çekmek hedefiyle işbirliklerine araç olabileceğini söyledi.
Güney Kıbrıs’ın, geliştirdiği üçlü işbirliği mekanizmalarıyla bu bölgesel işbirliğinde oynayacak rolü bulunduğunu kaydedeb Anastasiadis, bu üçlü işbirliği mekanizmalarının başka ülkelere karşı olmadığını, aksine, Doğu Akdeniz ve AB ülkeleri arasında işbirliklerinin ileri götürülmesine araç olabileceğini sözlerine ekledi.