Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin Doğu Akdeniz’deki yetki alanlarında izinsiz hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına fırsat vermeyeceğini açıkladı.
Türkiye Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Kıbrıs Türkü’nün haklarını göz ardı ederek, tek taraflı olarak sınırlandırdığı 7 numaralı sözde ruhsat sahası için uluslararası şirketlere davette bulunma kararı almış olmasını endişe ile karşılıyoruz.” ifadesi yer aldı. Rum Yönetiminin bu kararının, Kıbrıs Türk tarafının Ada’nın doğal kaynakları üzerindeki eşit, ayrılmaz hak ve çıkarlarını hiçe sayan tutumunu sürdürdüğünün kanıtı olduğu belirtilen açıklamada, “Esasen Rum tarafı, bu şekilde hareket ederek Temmuz 2017’de Kıbrıs Konferansı’nın sonuçsuz bir şekilde kapanmasına neden olan, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve Ada’nın ortak sahibi olduğu gerçeğini hiçe sayan tutumundan vazgeçmediğini bir kez daha ortaya koymaktadır.” denildi.
Açıklamada, söz konusu kararın, Türkiye’nin bölgedeki kıta sahanlığında uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını ihlal ettiği belirtilerek, karara konu 7 numaralı sözde ruhsat sahasının önemli bir bölümünün, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığının BM nezdinde de kayda geçirilen dış sınırlarının içinde yer aldığı kaydedildi.
Türkiye’nin 2 Mart 2004 ve 12 Mart 2013 tarihli notalarında belirtildiği üzere, BM’ye dış sınırları bildirilen kıta sahanlığında doğal kaynak arama amacıyla yapılacak her türlü faaliyetin, Türkiye’nin iznine tabi olarak yürütülmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, “Tarafımızca vurgulana geldiği üzere, ülkemiz, hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak hidrokarbon arama faaliyetlerinde bulunmasına, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da hiçbir şekilde fırsat vermeyecektir.” uyarısı yapıldı.
Açıklamada “Türkiye kıta sahanlığındaki menfaatlerini korumak için faaliyetlerini sürdürecektir”denildi.
Açıklamada, “Ülkemiz, kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumak için gerekli tedbirleri almaya ve her türlü girişim ile sondaj dahil faaliyetlerini yürütmeye devam edecektir. Önümüzdeki yakın dönemde Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığımızda ve ayrıca KKTC’nin Türk Petrollerine verdiği ruhsat sahalarında sondaj faaliyetlerinin yapılması planlanmaktadır. Bu çerçevede, GKRY’nin vermeye teşebbüs edebileceği hükümsüz ruhsatlara dayanarak Türk kıta sahanlığında herhangi bir hidrokarbon arama çalışması yapılamayacağını belirtiyor ve ihaleye ilgi duyabilecek ülkeleri ve şirketleri, sağduyulu davranmaya ve bölgenin gerçeklerini dikkate alarak hareket etmeye davet ediyoruz” denildi.
***
Hukuka aykırı
KKTC Dışişleri Bakanlığı, Rum Yönetimi’nin “7 Numaralı Parseli” açmasına tepki gösterdi
Dışişleri Bakanlığı, Rum Yönetimi’nin, tek taraflı ilan ettiği sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi”ndeki “7 numaralı parseli” lisans başvurusuna açmasına tepki göstererek, “Haklarımızın gasp edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Rum tarafının hukuka aykırı bu tutumu bölge istikrarını olumsuz yönde etkileyecek bir adımdır” dedi.
Bakanlık konuya ilişkin açıklamasında, Kıbrıs Rum tarafının, BM Genel Sekreteri’nin ve Güvenlik Konseyi’nin Güven Yaratıcı Önlemler hususunda çağrılarını artırdığı bir dönemde, tüm dünya tarafından iki halka ait olduğu kabul edilen ada etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin Kıbrıs Türk tarafının işbirliği çağrılarına kulak tıkayarak, bir kez daha tek taraflı ve hukuki zeminden yoksun adımlarında ısrar ediyor olmasının, bölgedeki tansiyonun artmasına hizmet edeceğini ve adadaki iki halkın birbirinden daha da uzaklaşmasına neden olacağını vurguladı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklama şöyle:
“Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin sözde münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yer alan 7 numaralı parseli, diğer parsellerde arama izni olan yabancı şirketlerin lisans başvurularına açması, yeni oldu-bittilerle, ortağı olduğumuz doğal kaynaklara ilişkin olarak haklarımızın gasp edilmesine yönelik politikalarını ısrarla sürdürmekte olduğunun bir göstergesidir. Rum tarafının bu hukuka aykırı bu tutumu bölge istikrarını olumsuz yönde etkileyecek bir adımdır.
Rum tarafının Kıbrıs Türk halkının Ada’nın etrafındaki doğal kaynaklara ilişkin eşit hak ve çıkarlarını hiçe sayan bu anlayış, 2017 yılında Kıbrıs Konferansı’nın çökmesine ve 50 yıldır adada bir uzlaşıya varılamamasına neden olan ve yönetimi ve zenginliği paylaşmaya hazır olmayan zihniyetin bir yansımasıdır.
Öte yandan, GKRY’nin ruhsatlandıracağını açıkladığı bahse konu sözde parsel, bir yandan Kıbrıs Türk halkının haklarını hiçe sayarken, diğer yandan da Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığında geçmişte uluslararası alanda defalarca kayda geçirilmiş olan uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını da ihlal etmektedir.
Hal böyle iken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak, Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte ada etrafındaki hak ve çıkarlarımızı korumak üzere, gerekli önlemleri almaya ve sondaj faaliyetleri de dahil olmak üzere, doğal kaynaklara ilişkin faaliyetlerimizi ileriye götürmeye devam edeceğimizi kamuoyuyla paylaşırız.”