Kıbrıs sorunu çözülürse, güç dağılımının siyasi ırkçılığa dayalı olacağı, meselenin özellikle güvenlik ana başlığında Yunan müzakere sadağında çok güçlü silahlar bulunduğu, Atina’nın dengeyi değiştirebileceği iddia edildi.
Fileleftheros “‘Garantör Güçlerle En Azından Göbek Bağını Kopartın’” başlıklı analiz-haberinde Kıbrıs müzakerelerinin, iki bölgeli iki toplumlu federasyon ve her şeyin 50-50 olacağı siyasi eşitlik zemininde başlayacağı, bu çerçevede Kıbrıslı Türkler ve Rumlar dışında kalanların, (Ermeni, Latin ve Maronitler) yok sayılıp zorla Rum toplumuna entegre edilmeye çalışıldığını iddia etti.
“Dahası iki bölgeli iki toplumlu federasyon kurulamaz! Bu gerçektir. Aslında Kıbrıs’ta kurulmakta olan, kendine özgü kurumsallaştırılmış 50-50 ırkçılığıdır” ifadesine yer veren gazete, “şu anda Kıbrıs sorununa bu çerçevede çözüm bulunursa yetki dağılımının siyasi ırkçılığa dayalı olacağını ve ortaya çıkacak devletin ırkçı devlet (racialist state) olacağını” savundu.
Gazete bunun ardından garantör güçler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin başrol oynayacağı Kıbrıs sorununun dış yönlerinin gündeme geleceğine vurgu yaptı ve “Maalesef uluslararası yönlerde, yani garantör güçlerin yeni genişletilmiş rolünde de, Dimitris Hristofyas döneminden görüş birlikleri vardır, en azından BM Genel Sekreteri var olduğunu savunuyor” ifadesini kullandı.
Sadece güvenlik konusunda Yunan müzakere sadağında çok güçlü silahlar bulunduğu, Rum tarafının bu konuda tamamen silahsız olduğu kaydedilen haberde, Rum halkına dayatılacak “genişletilmiş garantiler rejiminin- ırkçı yapıdaki bir devlet garanti edileceğinden- Zürih’ten de beter olacağı” ileri sürüldü. Rum halkının önünde şu üç seçenek olacağı iddia edildi.
Üç farklı seçenek
1-Artık bitirmek zorunda olduğumuzdan, ırkçı çözümü ve garantiler sistemini kabul ederiz.
2-Racialist State’i kabul ederiz ancak genişletilmiş garantileri kabul etmez, birincisini (ırkçı devlet) kabul etmek için ikincisini (genişletilmiş garantiler) şart koşarız.
3-Suçlamayı (blame game) öteki tarafa taşıyacak bir strateji temelinde her ikisini (ırkçı devlet ve genişletilmiş garantiler) de reddederiz.