Rum Hükümetinin, KKTC’de yaşayan Kıbrıslı Rumlar ve Maronitlere gönderilen yardımlardan KKTC Hükümetince vergi alınmasına karar vermesi nedeniyle “Türkiye’yi AB’de ifşa etmeyi” hedeflediği iddia edildi.
Fileleftheros gazetesi Rum Hükümetinin, yardımlardan vergi alınmasıyla ortaya çıkan durumun göğüslenmesi için iki eksende hareket edeceğini yazdı.
Rum Hükümetinin, ayrıntılar konusunda sessiz kalsa da, diplomatik düzeyde Türkiye’yi Avrupa ilişkileri konusunda “vuracağının” görüldüğünü savunan gazete, tüm bu eylemlerle Türkiye’yi “işgal bölgelerinde ipleri oynatan işgal gücü” olarak gösterilmesinin istendiğini ileri sürdü.
Gazete bu şekilde, Güney Kıbrıs’ın BM’deki Daimi Temsilcisi Konilios Korniliu’nun, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e gönderdiği ve Türkiye’nin izlediği politikalardan dolayı Kıbrıslı Türklerin tehlike altında olduğu iddiasında bulunduğu mektubu güçlendirmiş olacağını öne sürdü.
Habere göre Korniliu katıldığı bir programda yaptığı açıklamada, BM’nin Barış Misyonlarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı nezdinde de konuyla ilgili sözlü girişimlerde bulunduğunu ifade etti.
Tusk ile telefon görüşmesi
Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ise “Rum Hükümetinin, mahsurlara gönderilen eşyalara gümrük uygulanması kararının ardından ortaya çıkan meselenin çözümü için sahte devlet gibi yasadışı bir varlıkla diyaloğa girmeyi hedeflemediğini” söyledi.
Avrupa Konseyi Başkanı Donalt Tusk ile telefon görüşmesi yapılacağını belirten Hristodulidis, ayın 18’inde Brüksel’de Avrupa Konseyi’nin gündeminde AB-Türkiye konusunun görüşüleceğine işaret etti.
KKTC’de yapılan tüm bu eylemlerin Türkiye’nin yönlendirmesi değilse de onayıyla yapıldığını iddia eden Hristodulidis, orada hareket edecekleri bir başka alanın daha olduğunu belirterek, Türkiye alanındaki faaliyetlerine daha fazla ağırlık vereceklerini, çünkü bu eylemlerin arkasında gerek birilerini cesaretlendirerek, gerek birileriyle işbirliği yaparak, gerekse teşviklerde bulunarak Türkiye’nin bulunduğunu savundu.
Habere göre yapılacak eylemler ve alınacak önlemler konusuna daha fazla değinmekten kaçınan Hristodulidis, durumun yönetim şekliyle ilgili kamu huzurunda açıklamalar yapılmasının ciddi bir eylem olmayacağı görüşünü dile getirdi.
Belirli bir düşüncesi olanların bunu sunabileceğini belirten Hristodulidis, önemli olanın, sunulan önerilerin ne kadar uygulanabilir ya da hayata geçirilebilir olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini ifade etti.
Öneriler yapılmadan önce bu tür önerilerin olup olmayacağının araştırılmasının iyi olacağı üzerinde duran Hristodulidis, örneğin AB’de bazı kararları için, 28 üyenin oy birliği, bazıları için ise oy çoğunluğu gerektiğini belirterek, kamuya açık bir şekilde konuşmadan önce söylediklerinin ileri götürülür olup olmadığı konusunda küçük bir araştırma yapmalarının iyi olacağını belirtti.