ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Ann Doherty’nin, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile görüştüğü haber verildi.
Görüşmenin, Türkiye’deki seçimlerin hemen ardından gerçekleştiğine dikkat çeken Fileleftheros gazetesi, BM Barış Gücü ve Kıbrıs sorununda beklenmekte olan gelişmelerin ele alındığını kaydetti.
Haberde, Rum Yönetiminin de ABD’nin de, “Jane Holl Lutte’un müdahil başkentlere gitmesine yeşil ışık yakılması için Kıbrıs sorununda bundan sonraki adımın Ankara’dan beklendiği” görüşünde birleştiği kaydedildi.
Gazete edindiği bilgilere dayanarak, görüşmede ele alınan ana konunun BM Barış Gücü olduğunu belirtti; ABD’nin, BM’ye yaptığı katkılarda kesintiye gitme kararının BM’nin bütün barış misyonlarını, dolayısıyla Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nü de etkileyeceğine dikkat çekti.
Rum Yönetiminin, dün Doherty ile gerçekleşen gibi bir dizi temasla, “Kıbrıs’taki olguların başka bölgelerden çok farklı ve Barış Gücü’nün rolünün Ada’da barışın güvenceye alınması açısından çok önemli olduğu” mesajını vermeye çalıştığı kaydedildi.
Habere göre Doherty, Anastasiadis’le görüşmesi sırasında pek çok kez, meselenin tamamen Kıbrıs örneğiyle, dünya geneliyle alakalı olduğunu tekrarladı. ABD’nin bu konuya genel ölçekte bakıyor olması ve her bir örneği ayrıca ele almıyor olması Rum Yönetimi açısından işleri zorlaştırıyor.
Bir yandan bu zorlukları temaslar yoluyla aşmaya çalışan Rum Yönetimi, “bir yandan da BM’nin uluslararası ölçekteki barış misyonlarında yapılacak değişikliğin Kıbrıs sorununu olumsuz etkileyecek şekilde kullanılmaması için dikkatli hareket etmeye” çalışıyor.
Gazete, Rum Yönetiminin özellikle BM Barış Gücü konusunun müzakereler alanında “istismar edilmesini” engellemeye çalıştığına dikkat çekti.
Doherty-Anastasiadis görüşmesinin Türkiye’deki seçimlerin hemen ardından gerçekleştiğine de dikkat çeken gazete, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs sorununda nasıl hareket edeceğinin “soru işareti olduğunu” yazdı, özetle şu değerlendirmeyi aktardı:
“Bir yandan, seçimden zaferle çıkan Erdoğan’ın Kıbrıs sorunu gibi bir dizi konuda arzu ederse hareket edebilecek serbestliğe sahip olduğu söylenebilir ancak öte yandan AKP’nin Büyük Millet Meclisi’nde tek başına çoğunluğu sağlayamaması ve milliyetçi partiyle ittifak yapmak zorunda olması, hareket serbestliğine müsaade etmiyor, elbette ki Erdoğan’ın Kıbrıs sorununda hareket etme arzusu oranında.”