Güney Kıbrıs’taki iki siyasi partinin lideri, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile birlikte kahve içip, dolaşmasını ve tiyatro seyretmesini eleştirdi. DIKO Başkanı Nikolas Papadopulos ile Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, Anastasiadis’in ‘Ulusal Konsey’ kararlarının dışına çıktığını savunarak, İki bölgeli, İki toplumlu federasyon tezinin müzakere masasında terk edilmesini istedi.
Alithia gazetesine göre DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, katıldığı bir radyo programında yaptığı açıklamada, iki kesimli, iki toplumlu federasyon olan müzakere masasındaki zeminin reddedilmesini istedi ve Kıbrıs sorununda koşulsuz olarak yeni bir stratejinin belirlenmesi gerektiğini dile getirdi.
Tiyatro oyunuyla çözülmez
Liderlerin, Limasol’daki Rialto Tiyatrosu’nda oyun izlemesinin sorulması üzerine Papadopulos, Kıbrıs sorununun kahvelerle, gezintilerle veya tiyatro oyunlarıyla çözümlenmediğini belirtti. Papadopulos, sözlerinin devamında, bunların hiçbir şeye katkı koymadığını gerekli olan şeyin Kıbrıs sorununda strateji değişikliği olduğunu söyledi.
Papadopulos açıklamasında ayrıca “bu tür etkinliklerle işgal orduları ve yerleşikler gitmez” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın, garantiler ve mülkiyet gibi ciddi konuların en son görüşüleceğine dair açıklamalarıyla, Anastasiadis’in Ulusal Konsey kararlarından saptığını ifade eden Papadopulos, anlaşmaya varıldığı gibi çapraz görüşmelerin neden yapılmadığı sorusunu da sordu.
Papadopulos ayrıca müzakerecilerin hazırladıkları ve iki liderin bir sonraki müzakere masasına sunacakları görüş birlikleri ve ayrılıklarına yönelik olumsuz görüşünü de ortaya koydu.
Bazı güven yaratıcı önlemlere de karşı olduğunu belirten Papadopulos, bunun amacının “Kıbrıs Cumhuriyeti”ni yıkma, KKTC’yi yükseltme olduğunu savundu.
Papadopulos, Derinya sınır kapısının açılmasının sadece Kıbrıslı Türklere ve Türk ordusuna hizmet ettiğini öne sürdü.
Kahveye sert tepki
Rum Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas da, “bir devlet başkanının, ülkesinin yarı işgal altındaki topraklarını ziyaret etmesi, kahve içmesi veya bir etkinlikte yer almasının anlaşılır olmadığını” savundu.
Lillikas bu tür faaliyetlerin, uluslararası açıdan “işgal ordusunun varlığının kendilerini rahatsız etmediği, bu toprakların işgal altında değil başka bir yönetim altında olduğunu düşündükleri” mesajlarını verdiğini ifade etti.