Rum Dışişleri Bakanlığı görevini ay sonunda tamamlayacak olan Yuannis Kasulidis’in, Crans Montana’daki müzakerelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının sorumluluğunu, İngiltere’nin Avrupa Bakanı Alan Duncan'a yüklediği bildrildi.
Rum Haber Ajansı’na konuşan Kasulidis ayrıca Duncan’ın, Rum MEB’indeki Türk “provokasyonlarına” ilişkin yanıtını kabul edilemez olarak nitelendirdi.
İngiltere’nin, garantör devlet olarak konferansa katılmasının ötesinde, birçok nedenden dolayı Kıbrıs ile özel ilişkiye sahip olduğunu ifade eden Kasulidis, eğer şimdi bu durumu değerlendirmeye karar verdiyse bunun çok üzücü olduğunu belirtti.
Bu durumun, iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyeceğini belirten Kasulidis, son 5 yıldır Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttüğünü, tüm bu dönem zarfında Rum Yönetimi’nin çabalarıyla, Birleşik Krallık ile olan ilişkilerin tüm alanlarda büyük bir iyileşme kaydettiğini ifade etti.
Kasulidis, Güney Kıbrıs’ın, İngiltere’nin AB’den çıkmasına ilişkin olarak sergilediği işbirliği ve anlayışa da dikkati çekti.
İngiliz Bakan Alan Duncan’ın, ilk kez kendilerini hayal kırıklığına uğratmadığını söyleyen Kasulidis, Crans Montana’daki tutumu ve özellikle son müdahalesinin, oradaki konferansın başarısızlığında katalizör olduğuna inandığını belirtti.
Kasulidis, Duncan’ın, müzakereci Andreas Mavroyannis ile gerçekleştirdiği görüşmede, Güney Kıbrıs’a karşı tutumunun, son beş yıldaki Büyük Britanya hükümetlerinin yaklaşımdan çok farklı olduğunun görüldüğünü de ifade etti.
Birleşmiş Milletler’in (BM) tutumundan dolayı duydukları hoşnutsuzluğu da dile getiren Kasulidis, “Pontius Pilatus” (suç benim değil artık, günah benden gitti) şeklinde nitelendirdiği BM Genel Sekreteri’nin duruşundan (Politis gazetesinde bu ifade BM Genel Sekreteri adına BM Sözcüsü olarak yer almıştır) hayal kırıklığı duyduklarını, bunun, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni ilgilendiren bir konu olduğunu da ifade etti.
Kasulidis bir başka soru üzerine, Türk “provokasyonlarının” Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin müzakerelerin yol alması için çabaların başlaması gerektiği bir zamanda yer aldığını savundu.
Güney Kıbrıs’ın tüm bu dönemde, elleri bağlı kalmadığını, yanıt bulacağına inandığı her yere çağrıda bulunduklarını ifade eden Kasulidis, sessiz diplomasiyi tercih ettiklerini belirtti.