Rum eski Başsavcısı ve Rum tarafının eski müzakerecisi, ünlü avukat Alekos Markidis, Crans Montana’daki konferans devam ederken, “strateji değişikliğiyle ilgili söylenenlerin gerçekte olamayacağı, önce BM’nin Kıbrıs ile ilgili kararlarının değiştirilmesi gerektiği” uyarısında bulundu.
Markidis haftalık Simerini’ye verdiği özel mülakatta, Rum tarafının bugün yapmakta olduğunun Rum Ulusal Konseyi’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili 1989 tarihli oy birliğiyle aldığı karardan çok da farklı olmadığını, o zaman da etkin katılım anlamına da gelen ancak sayısal eşitlik anlamına gelmeyen eşitlik çerçevesinde iki bölgeli iki toplumlu federasyondan söz edildiğini hatırlattı.
Bunun, BM karlarında da Talat-Papadopulos 8 Temmuz 2006 Anlaşması’nda da var olduğunu söyleyen Markidis, özetle şunları söyledi:
“Şimdi konu, olmazı oldurmaktır. İki toplumun devletin bütün merkezi organlarına katılımı ne anlama geliyor. Eşitlik ama sayısal eşitlik değil dersek, bu ne demektir? Çünkü çoğu organda Rumlar çoğunlukta olacak.
Kararları oy çokluğuna göre alacağız dersek öteki taraf, bu Kıbrıs Türk toplumunun etkin katılımı demek olmaz diyecek. ‘Tamam, ne istiyorsunuz?’ diye sorsak, ‘en az bir Kıbrıslı Türk oyu olmasını istiyoruz’ cevabını verir. Bunun cevabı, bu düzenlemenin (sayısal olmayan eşitlik) işleyebilir olmadığıdır.
Tam da bu sebeple, 40 yıl sonra söz edilen strateji değişikliğinin, gerçekte olamayacağını söylüyorum. Önce BM’nin Kıbrıs’la ilgili kararlarında değişiklik talep etmeliyiz. Etkin katılım unsuru BM kararlarından çok uzaktır. Bütün bu meseleler pratikte görüşülmesi gerektiğinde BM’nin olmazı oldurması gerekiyor. Görüntü güzel. İki toplum arasında sayısal eşitlik anlamına gelmeyen siyasi eşitlik. Dolayısıyla etkin katılımı, devletin işleyebilirliğini zedelemeden bulmalıyız. Maalesef bu soruna çözüm bulunamaz.”
Alekos Marikdis çoğu yetkinin merkezi hükümette toplanmasını isteyenlerin yanlış yaptığını da söyledi ve görüşünü şu cümlelerle izah etti:
“Çünkü merkezde işlev bozuklukları olacak. Olası işlev bozukluklarının gündelik hayata dair konularda olmamasını tercih ederim. Diğer bir deyişle, yaşam kalitesi özellikle yerel hükümetlerin, yani yerel Meclis ve yerel Hükümetin etkinliğine ve yeterliğine bağlıdır.”