Diyalog Gazetesi

Çocukları anlamaya çalışmalıyız

GENÇ VİZYON

Genç Vizyona konuşan öğretim görevlisi Rahme Kavaz “Her çocuk değerlidir, sınavlar çocukları değersizleştiremez, çocukları yarıştıran sınavlar ve tutumlar değersizdir” diyor

Cemre Akar

Öğretim görevlisi, eğitimde yaratıcı drama uzmanı Rahme Kavaz, okulların tatile girmesiyle birlikte bazı önemli konulara dikkat çekti. Kavaz “Çocukların yaşamına şeffaf bir büyüteçle gözlerinin içine, taa derinlere bakabilmek, onları anlamaya çalışmak, sadece söz ile değil, beden dillerini dinlemek, duygularını hissetmek, neye ne şekilde ihtiyaç duyduklarını anlamak için “ÇOCUK’ÇA “kalp gözü ile hissetmek gerek” dedi.

Soru: Okulların tatile girdiği bu dönemde sınavları geçen ve geçmeyen çocukların durumundan başlayalım. Ne dersiniz?
Yanıt: Her yıl yapılan Kolej Sınavı sonucunda çoktan seçmeli yöntemlerle çocukların gelişiminin değerlendirildiği sanılmakta, ya da ilkokul çocukları tek başarı ölçütü sanılan bu sınav ile değerlendirilmektedirler. 
Yıllar öncesine dönecek olursak bizim de çocuklarımız bu sınavlardan geçmiştir.
Peki neden bu konuda söz söyleme cesaretini nerede bulduğumu soracak olursanız şöyle açıklayabilirim; sınav çocuğun oyununu çalmıyorsa, onun varlığını biricik oluşunu değersizleştirmiyorsa, başarının tek bir sınava bağlı olmadığını fark ettiriyorsa ve çocuklar gönüllü olarak bu sınavlara katılma kararına dahil ediliyorlarsa, bunu adaletli ve çocuğu merkeze alan bir davranış olarak ifade eder ve kabul edebilirim.

Soru: Sınavlara hazırlık sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yanıt: En çok üzüldüğüm konu, üçüncü sınıftan itibaren, özel dersler, özel dershaneler ve farklı akademik uygulamalarla çocukluğun büyük bir kısmını işgal eden bu sınavlar sonucunda okul kontenjanlarına belirli bir not sıralaması ile alınabilen çocukların yanı sıra 1-2-3 puan ile dışında kalan çocukların duygularının hiçe sayılmasıdır. Ayrıca sosyal medyada paylaşılan reklam amaçlı görüntüler “Kazanan çocuklar” olarak geçiyor. Kim, neyi kazandı? Kim ne kaybetti?(Kazanamayanlar yani kaybedenler…)
O zaman sorarım, neden ötekileştirmeye, çocukların duygularını hiçe sayarak bu tür reklamlara alkış tutuyorsunuz! Ya da tepkisiz kalıyoruz! Bunlar henüz çocuk! (0-18 yaş) sosyal, duygusal, fiziksel, psikolojik olarak korunmaya ihtiyaçları var! 
Ve tekrar soruyorum kim kazandı? Kim kaybetti? Çocuklar mı? 
Eminim bunun cevabını sizler en iyi şeklide yorumlayabileceksiniz!
Soru: Yaratıcı Drama Atölyelerinde neler öğretiliyor? 
Yanıt: Öncelikle geçen yıl kaybettiğimiz, Türkiye’de Yaratıcı Dramanın öncüsü çok değerli hocamız Profesör Dr. İnci San’ı hürmet, sevgi minnet ve saygı ile anıyorum.
Bu yolculuk yaşamın içinden başlar ve yolculukta yaşamı anlamayı, anlamlandırmayı, yaratmayı, paylaşmayı, düşünmeyi, sevmeyi farklılıklara farklı bakmayı, “Kendim”, “O “ve “Biz“olgularını anlamayı,birlikte hareket etmeyi, takım olmayı, üzülmeyi, kaygı duymayı, koşmayı, yürümeyi, gülmeyi, sabırla, anlayışla beklemeyi, eğlenmeyi, evreni ve bilinmeyenleri eleştirmeyi, eleştirel bakabilmeyi, en çok da oyun oynamayı hedefler!
Çocukların durumları, olayları kavrayabilmeleri için öncelikle onu yaşamaları gerekir. Yaşadıktan sonra ise durum ya da olay karşısında ne yapmaları gerektiğine karar verirler ve böylelikle yaptıkları şeyi anlarlar. “Yaratıcı Drama” bunu gerçekleştirmenin önemli yollarından biridir.
‘’İnsanın insanla giriştiği her tür dolaysız ilişki, etki- tepki alışverişi, araçla oluşan en az bir etkileşim bile dramatik bir durumdur. Bu durum nesneler arasında bile saptanabilir. Bir manzarada dramatiklik söz konusu olabilir.’’ (San.,i. (1989). Eğitimde yaratıcı drama. Ö.Adgüzel, (Ed.), Yaratıcı drama içinde (57-68).Ankara: Naturel Yayıncılık , akt : Tuluk ,N. ,2004) İnci San ‘a göre yaratıcı drama ; “Doğaçlama, rol oynama , tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak , bir grup çalışması içinde bireylerin bir yaşantıyı , bir olayı , bir fikri kimi zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı , eski bilişsel örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla , gözlem , deneyim , duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği ‘oyunsu süreçlerde anlamlandırması , canlandırmasıdır.’’ 
Okul öncesinde drama
Soru: Neden okul öncesinden başlayarak dramayı önemsiyoruz?
Yanıt: Bireyin hayatında ciddi bir öneme sahip olan okul öncesi dönemde çocukların öğrendiklerini uygulamaya geçirmelerine yardımcı olan drama, son yıllarda üzerinde çok durulan alanlardan biridir. Böylesine önemli bir alanda çocuklara uygulama yapmaları için fırsat vermek, çocukların yaratıcılığını, problem çözme, keşfetme ve güçlüklerle başa çıkabilme becerilerini geliştirecek, kendilerine güven duymalarını, özgür ve çok boyutlu düşünebilmelerini sağlayacaktır.
Çocuk, aktif olduğu ortamda daha iyi öğrenmektedir. Yaşamı deneyimleyerek öğrenbilen çocuklar için nasıl bir eğitim sistemi? Nasıl bir lider/öğretmen yaklaşımı ve nelere ihtiyaç duyulmaktadır? Tüm bu soruların yanıtını yine bu süreçte yani yolculukta birlikte öğreneceğiz.
Dramanın temelinde “Oyun”vardır. Oyun ise çocuğun eğitiminde ve kişilik gelişiminde önemli bir yer tutar. Aynı zamanda çocuğun çevresi ile ilişki kurmasına (sosyal gelişimini destekleyici), duygu (duygusal gelişimini destekleyici) ve düşüncelerini yansıtmasına (dil gelişimi ve bilişsel gelişimini destekleyici) yardımcı olur. 

Çocukluk hiç büyümez! 

Soru: Eğitimde Yaratıcı Drama hakkında ne söylemek istersiniz?
Yanıt: Eğitimde Yaratıcı Drama Atölyelerimizde özellikle hedeflenen yolculuk, çocuklarla birlikte alınan kararlarla ilerler, gelişir ve neye varacağı bilinmez! Sonuç değil süreç odaklıdır. Merak, heycan ve eğlence odaklandığımız önemli konulardır.
Dramada kuralları çocuklarla birlikte alır ve kendi kendimizi birlikte değerlendiririz. Ortaya konulan , geliştirilen fikirler ortak alıdığı için süreç daha sahiplenici olmakta, ortaya çıkan ürün; duygulara, fikirlere, kararlara sahip çıkılmakta ve kabul görülmektedir. Sonuç odaklı değil süreç odaklı bir yaklaşım uygulanır. Çocukların yapabilecekleri kadarına, seçimlerine, farklı fikirlerine, gönüllü katılımlarına önem verilir. Her çocuğa ayrı ayrı fırsatlar verilerek “farklı ne olabilir, sence bu nasıl hissedilir,sen ne düşünüyorsun, başka nasıl olabilir gibi doğaçlama sorularla katılımcılığı doğal olarak sağlanır. 
Çocukların farklı yeteneklerini ortaya çıkaracak olan, yapamadıklarına değil yapabildiklerine odaklanan bu eğitim yaklaşımının uygulamaları; çocukların kendilerini tanımalarını, kendi ve başkalarının yeteneklerini farketmelerini, özelliklerini, etkileşimli öğrenmelerini desteklemektedir.
İçimizde olan çocuğu hatılamayı hiç ihmal etmeyelim… 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.