Feylesoflar arasında herhalde en bilinenlerden biri Diyojen’dir (MÖ 405-323).
Herkes onun bir küp içinde yaşadığını, “Dile benden ne dilersin,” diyen Büyük
İskender’e (MÖ 356-323) “Gölge etme başka ihsan istemem,” dediğini bilir.
Gündüz vakti, elinde lamba, “dürüst adam” aradığını da.
Ancak, her iki söz de doğru değil.
Büyük İskender, feylesofların en eksantrik ve en esprililerinden biri olan çulsuz Diyojen’e hayrandı.
“İskender olmasaydım, Diyojen olmak isterdim,” dediği yazılıyor.
Diyojen için yoksunluk, aza kanaat, tevazu üst meziyetlerdi.
“En çoğa sahip olan en az ile mutlu olandır,” derdi.
Ve: “Hiçbir şey istememek tanrıların ayrıcalığıdır, az şey istemek tanrıya yakın olanların.”
Bu nedenle, İskender’in iltifatına iltifatla cevap vermemiş, “Diyojen olmasaydım İskender olmak isterdim,” dememiş.
İskender önüne dikildiğinde şöyle demiş: “Sizden istediğim tek şey kenara çekilmenizdir. Bunu yaparsanız güneşime mâni olmazsınız ve bana vermeniz mümkün olmayanı benden almazsınız.”
İmiş, diyorum çünkü Diyojen, Sokrates (MÖ 469-399) gibi, arkasında yazılı eser bırakmadı veya bıraktıkları kayboldu.
Ona ait olduğu söylenen her sözü başkalarına atfen biliyoruz.
Diyojen’in gündüz vakti elinde lamba Atina sokaklarında dolaştığı doğrudur, ama “Ne yapıyorsun?” diye soranlara verdiği cevap “Dürüst adam arıyorum,” değil “Adam arıyorum” dur.
Diyojen, Sinik feylesofların en ünlüsü idi. Siniklere göre tek iyi hâl erdemli olma hâli, iradeye hâkim olmak erdemli olmanın tek yolu idi.
Diyojen, Atina’da çok sayıda erdem sahibi kişi olmadığını göstermek için gündüz vakti lamba ile dolaşmıştı.
Diyojen Yunan kolonilerinden Sinop’ta doğdu. Bilinmeyen bir nedenle buradan sürüldü veya kaçmak zorunda bırakıldı. Atina’ya yerleşti.
“Sinoplular seni sürgüne mahkûm etti,” dendiğinde cevabı “Ben de onları oldukları yerde kalmaya mahkûm ettim,” olurmuş.
“Nerelisin?” diye sorulduğunda “Dünya vatandaşıyım,” dermiş.
Platon’a (MÖ 428/427-348/347) “Diyojen nasıl biri?” diye sorulduğunda “Aklını kaçırmış bir Sokrates düşünün,” demiş.
Diyojen alışılmışın dışında davranmayı kişilik hâline getirmişti. Ama deli değil değişik olmasındandı bu. Toplum kurallarına saygısı yoktu.
“Ben deli değilim, sadece kafam sizinkinden farklı çalışıyor," dermiş.
“İnsanı kendinden başka kimse incitemez,” dediğine göre arkasından konuşanları umursamıyor olmalıydı.
Bir gün bir heykelden sadaka isterken görülmüş.
“Neden heykelden dileniyorsun?” diye sormuşlar.
“Reddedilme antrenmanı yapıyorum,” demiş.
“Her devletin temeli gençlerinin eğitimidir,” sözü ona aittir.
“Öğrenci kötü davrandığında neden öğretmeni kırbaçlamamalı?” sözü de.
“Eğitimli insan eğitimli olmayandan ne kadar üstündür?” diye sorulduğunda şu cevabı verirmiş: “Sağ olanın ölüye olduğu kadar.”
(30 Aralık 2017)
En çoğa sahip olan en az ile mutlu olandır
Paylaş
ruh ikizi 4 Yıl Önce
Saygı, sevgi, hoşgörü...Neden en güzel şeyler hep geçmişte kalmış.?
ali özdemir 4 Yıl Önce
cahil bilmediğini bilmediği için öğrenmekte istemez
Uğur Hüseyin SEZGİN 4 Yıl Önce
Milyarlarca insan geimiş dünyaya ve sonra gitmişler. Ama Diyojenin, bir ikincisi yok. Bana ilginç geliyor.
Gurel ASIK 4 Yıl Önce
insan bu aleme ilim ve dua ( dha fazla bilgi ve ilim istemek surekli istemek) vasitasi ile tekemmul etmek icin gelmistir ferman ilmin eline gectiginde dizginlerinden kurtulacaktir
habib 4 Yıl Önce
bugün de gıdamızı aldık.Münir'in yazdıklarını okuyunca baz kitap okuma göreviniz yerine gelmiş oluyor.
m.şakir katman 4 Yıl Önce
“En çoğa sahip olan en az ile mutlu olandır,” Devamlı batıya gidip Hindistan'a ulaşmak gibi birşey.Zamanında başarmışlardı.
Rehend 4 Yıl Önce
Karakter, kök gibidir; iyi beslediğimiz kadar 'ilginç' görünür ve özgündür.
Turgay 4 Yıl Önce
Ocak 10 oldu ben bu yaziyi iki gunde bi okuyorum
Turgay 4 Yıl Önce
Ocak 10 oldu ben bu yaziyi iki gunde bi okuyorum