Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Ekonomik Program’a yönelik çalışmalarda son aşamaya gelindiğini açıkladı.
Başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre, ülke ekonomisi için gerekli ekonomik politikaların doğru zeminde tartışılmasını sağlamak, ülke ekonomisine uygun politikaların geliştirilebilmesine olanak vermek için sektör temelli bir çalışmanın yapılması amacıyla farklı üniversitelerden ekonomistlerin katkılarıyla bir proje çalışması yapıldı.
Başbakan Yorgancıoğlu imzasıyla yapılan açıklamada, tamamlanan çalışmada KKTC ekonomisinin gelir kaynaklarını önemli ölçüde sağlayan altı değişik sektörün (turizm, ticaret, tarım, imalat sanayi, inşaat ve yüksek öğrenim) derinlemesine incelenerek sektörlerle ilgili spesifik politika önerileri geliştirilmeyle çalışıldığı kaydedildi.
Ekonomi genel olarak değerlendirildi
Çalışmanın sektör temelli kısmına çerçeve oluşturmak ve toplamda çalışmanın bir bütünlük içerisinde olmasını sağlamak adına KKTC ekonomisi genel olarak değerlendirildiğini belirten Yorgancıoğlu, ardından makroekonomik tespitler yapılarak sorunların özetlendiğini, belirlenen sorunlara yönelik öncelikle vizyon ve sonrasında da makroekonomik politika önerileri geliştirildiğini vurguladı.
Ekonomide istikrarı sağlamak adına makroekonomik politikaların büyük önem arz ettiğini kaydeden Yorgancıoğlu, ekonomi politikaları geliştirilirken esasen bireylerin refahının baz alınarak geliştirileceğini, bunun yanında ülkedeki sınırlı kaynaklar israf edilmeden, verimlilik ve etkinlik esas alınıp uygun alanlara yönlendirilerek kullandırılacağını ifade etti.
Projede ayrıca, ülkenin kısıtlı iç pazar yapısı dikkate alınarak ekonomik gelişim için genel yaklaşımın dış pazar odaklı, katma değeri yüksek mal ve hizmetlerin geliştirilmesine yönelik olmasının öngörüldüğünü vurgulayan Yorgancıoğlu, bu nedenle özel sektörün yenilikçi ve ürün geliştirebilen bir yapıya dönüştürülmesinin öngörüleceğinin altını çizdi.
“Özelin gelişmesi istihdamı artıracak”
Özel sektörün üretim kapasitesinin gelişmesinin istihdam imkânlarını artıracağı gibi, ekonomideki sızıntıları da azaltabileceğini belirten Yorgancıoğlu, şunları kaydetti:
“Bu esaslar dikkate alındığında ekonomik vizyon: ‘Ekonomide kapsayıcı büyüme sağlayarak, yerel istihdam yaratan, çevreyi koruyup geliştirerek kalkınan, topluma refah artışı sağlayacak, sosyal devlet olgusunu destekleyecek, kendine yeten, değişime ayak uydurabilen yenilikçi ve rekabetçi bir ekonomi oluşturma’ hedefini gözetmesi öngörülmektedir. Devletin yapacağı fiziki ve yasal düzenlemeler iş yapabilirliği kolaylaştıracak, ekonomide adaleti sağlayacak, tüketici hakları-sağlığı, rekabeti, çevreyi koruyacak ve geliştirecek yönde olmalıdırlar”
Temel politika önerileri
Açıklamada, ele alınan sektörlerle ilgili öne sürülen temel politika önerilerine de yer verildi.
Yüksek öğrenimle ilgili öneriler şöyle:
“Ülkemiz için yükseköğrenim bir başarı öyküsü olarak görülmektedir. Kısa bir süre içerisinde hem öğrenci hem de üniversite sayısı süratli bir artış göstermiş ancak bununla birlikte hem öğrenci kalitesi hem de kurum kalitesi olarak büyük bir çeşitlilik oluşmuştur. Çalışma kapsamında gerçekleştirilen anket bulgularına göre Türkiye’den gelen öğrencilerin ülkemizde genellikle 2. tercih nedeniyle bulundukları, oysa 3. ülkelerden gelen öğrencilerin genellikle ülkemizin sunduğu yaşam koşullarını tercih ettikleri görülmektedir. Öğrenci harcamaları ile ilgili anket bulguları yabancı öğrencilerin 1,7 milyar Türk Lirası (GSYH’nin %20’si kadar) harcama yaptıklarını göstermektedir. Üniversitelerimizin artan talep karşısında kısa dönemli gelir yaratma hedefi yerine daha seçici davranıp kalite imajını güçlendirmeleri hem daha yüksek harçlarla öğrenci çekebilmelerini hem de uzun vadede öğrenci talebinde oluşacak yükselip alçalmalardan daha az etkilenmelerini sağlayacaktır”
“Turizmde potansiyel yeterince kullanılmıyor”
Turizm sektörünün ülke ekonomisinin lokomotifi olan hizmet sektörünün temel aktörlerinden bir tanesi olduğu ancak ülke turizm sektörü incelendiği zaman mevcut potansiyelini yeterince kullanamadığının görüldüğü belirtildi.
“Ticaret sektöründe sertifikasyon özendirilmeli”
İthalata bağımlı ve milli gelirin yaklaşık üçte birini ithalata harcayan bir ekonomide Ticaret sektörünün ekonomide önemli bir yer tuttuğu kaydedilen açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Ticaret sektörü dış bağlantıları nedeniyle dış pazarlardaki gelişmelere en açık sektörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle bu sektöre yönelik uygulanacak politikaların Kıbrıs sorunu kaynaklı olumsuzlukları dikkate alır nitelikte olması gerekmektedir. Ayrıca, ticaret sektöründe verimliliği ve hizmet kalitesini artırmak amacıyla teknolojik ve lojistik yatırımların desteklenerek artırılması gerekmektedir. Bunun yanında sektörde satış sonrası dahil olmak üzere hizmet standartlarının iyileştirilmesi için gerekli sertifikasyonun özendirilmesi ve sonrasında gerekli denetimin yapılması gerekmektedir. Tüm bunların ötesinde, sektörde kümeleşme çalışmalarının zorlanması tüm pazarlara daha etkin erişimi sağlayabilecektir. Finansman maliyetlerini azaltmak ve fon akışını sağlamak için, faktöring, leasing, alacak sigorta sistemi gibi araçların oluşturulması ile de işletme sermayesi güçlendirilebilecektir. İthalat ve ihracat aşamalarına işlemlerin basitleştirilmesi ve elektronik ortamda işlem yapmaya imkân sağlayacak yapıların oluşturulması gümrüklerdeki zaman vergisini de azaltarak raf fiyatlarına olumlu etki yapabilecektir. Ayrıca, ülkedeki iflasların önlenmesi ve iflasların ekonomide yarattığı zincirleme etkisini asgariye indirmek için ‘Erken Uyarı Sistemlilerinin’ kurulması da öngörülmektedir”
“Tarımda yapısal sorunlar”
Tarım sektörünün, ülke ekonomisinin küresel ticarete entegre olması durumunda rekabet edip kazanç sağlayacağı sınırlı sayıdaki sektörlerden bir tanesi olduğu belirtilen açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
“Başta erkencilik olmak üzere pek çok göreli avantaja sahip olmasına rağmen sektörün gerek fiyat istikrarı, gerek tüketici refahı gerekse de üretici refahı anlamında çok yönlü yapısal sorunlara sahip olduğu tespiti yapılmıştır. Sorunların çözümündeki ilk önemli adımın piyasada pahalılık yaratan fiyat destek sisteminden, gelir destek sistemine geçiş olması önerilmektedir. Ayni şekilde tüketici refahını olumsuz etkileyen tarımsal ürünlerdeki ithalat rejimi de yeniden kurgulanmalıdır. Ülkede üretim avantajına sahip olduğumuz pek çok ürünün işleme kapsamındaki yetersizlik nedeniyle hizmet sektörü pek çok ürünü ithal etmekte, bu durumun değişmesi için de ürün işleme ve tarımsal katma değer yaratma anlamında kapsamlı programlar geliştirilmelidir”