Annan Planı’nın referanduma sunulmasının 20’,inci yıldönümü münasebetiyle Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) tarafından düzenlenen panele, AKEL’in eski lideri Andros Kiprianu, CTP’nin eski lideri İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, DP’nin eski lideri Serdar denktaş ve EDİ’nin eski lideri Mihalis Papapetru katıldı. Paneli, çok sayıda yabancı büyükelçi de izledi. “Annan Planı Referandumu Dünden Bugüne” panelinin moderatörlüğünü CTP Milletvekili Fikri Toros yaptı. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Serdar Denktaş, Andros Kiprianu ve Mihalis Papapetru'nun konuşmacı olduğu panelde, söz konusu döneme dair değerlendirmeler yapılarak yaşanmışlıklar anlatıldı.
Erhürman: Ciddi hayal kırıklığı yaşandı
Panelin açılış konuşmasını yapan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “O dönemi çok iyi tahlil etmek, analiz etmek ve bundan sonraki çözüm çabaları açısından o dönemden ders çıkarmak yükümlülüğü altındayız” diye konuştu.
En kritik noktalardan birinin, 1999 Helsinki Zirvesi olduğunu belirten Erhürman, 1999 Helsinki Zirvesinde, Kıbrıs sorunu çözülmese de “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” AB üyesi olabileceği saptamasının yapıldığını anımsattı; gelişen süreçle ilgili hatırlatmalarda bulundu.
Eski Rum Yönetimi Başkanı Papadopulos’un Annan Planı döneminde televizyonlarda ağlayarak yaptığı, “Ben bir devlet aldım, toplum bırakmam” söylemlerini hatırlatan Erhürman, Kıbrıs Rum toplumunun referandum iradesinin ciddi hayal kırıklığı yarattığını vurguladı.
Bunun yanında Kıbrıs Türk halkının yüzde 65 evet iradesinin ortaya çıktığına dikkat çeken Erhürman, “Bu irade 2004’te de kalmadı. Sayın Talat ile Hristofyas’ın görüşme sürecinde Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi devam etti. Sayın Eroğlu-Anastasiadis döneminde şubat belgesi çıktı. Ardından Crans Montana’da Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi net bir şekilde ortaya koyuldu” diye konuştu.
Kıbrıs Türk halkının, çözüm iradesini aralıksız sürdürdüğüne işaret eden Erhürman, “Bizim açımızdan, CTP olarak, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşılacaksa, BMGK kararları çerçevesinde, iki toplumlu, iki bölgeli, siyasi eşitliğe dayalı federasyon olacağı bir bilgidir. Bu bilgiye sahibiz, federal çözümden yana on yıllardır süren tavrımızı devam ettiriyoruz” dedi.
“Siyasi eşitlik pazarlık konusu yapılamaz”
BMGK kararlarının, çözümün formülünü belirlediğine dikkat çeken Erhürman, siyasi eşitliğin pazarlık konusu yapılamayacağının altını çizdi ve siyasi eşitliği, “olmazsa olmaz” olarak niteledi.
Kıbrıs Rum tarafının ayak sürtmesiyle çözüme ulaşılamaması durumunda, statükoya geri dönülmeyeceğinin güvencesinin de sağlanması gerektiğine vurgu yapan Erhürman, “Bir hayal kırıklığına daha, kimsenin gücünün olmadığına, herkesin fark etmesi gerekir” dedi.
Talat: Kıbrıs Türk tarafından yine olumlu sonuç çıkar
İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da Kıbrıs müzakere tarihiyle ilgili bilgiler verdi. Kıbrıs müzakere tarihinin 1968’de Beyrut’ta başladığını vurgulayan Talat, o günlerde tarafların, ne istediklerini tam olarak tarif edemediğini kaydetti. Papadopulos’un bir günden bir güne Kıbrıs Türk heyetiyle müzakere etmediğini ifade eden Talat şöyle konuştu:
“Çünkü ona göre bir araya gelinirse, biz de onun seviyesine çıkacaktık. BM yetkililerine demiş ki, Talat ile Serdar görüşmeler için yetkilendirildi ama taviz verme yetkileri yoktur. BM bizi bir araya getirmek için kokteyl düzenledi."
Annan Planı müzakere sürecinde karşılıklı tartışma ve değerlendirme olmadığını kaydeden Tatar, Kleridis’in yaptığı önerilerden de söz ederken şunları kaydetti:
"Kleridis, yanılmıyorsam 10 maddelik bir öneri sunmuştu. Kıbrıs kuruluş anlaşmaları bugüne uygun değildir, lav edilecektir. Yerine başka kuruluş anlaşmaları yapılacaktır. Garanti anlaşmaları iki federe birimin sınırlarını da garanti altına alacak ve genişletilecektir.”
Rum tarafının kabul ettiği güvenlikle ilgili durumun bu olduğuna işaret eden Talat, “O sayede zaten iş Annan Planının oluşumuna gelinmesine yol açtı. Yoksa bu kırılma noktaları değişik dönemlerde olmasaydı, hiçbir ilerleme de olmayabilirdi. Kleridis birinci döneminde şahindi, ikinci döneminde de güvercindi” dedi.
Denktaş: Rum liderliğinin işine gelmedi
Serdar Denktaş ise 20 yıl önce çözüme çok yakın hissedildiğini belirterek, iki bölgeli, iki kesimli federasyonu BM parametresi haline getiren Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın “Mr. No” ilan edildiğini anımsattı.
Dentaş, “Rauf Denktaş, Güney siyasetinin bizimle bir şey paylaşma niyetinde olmadığını biliyordu. Yıllar süren müzakerelerde, Güney Kıbrıs’ın Kıbrıslı Türkler ile bir şey paylaşmak istemediğini anlamış bir liderdi” dedi.
2002 yılından sonra, Türkiye’nin de yönlendirmelere başladığını ileri süren Denktaş, “Bizimdir zannettiğimiz iradenin, aslında oluşturulan algılar nedeniyle şekillenen iradeye dönüştüğünü kabul edelim” diye konuştu. Sağ denilen kesimden de “evetçilerin” güçlü bir oy aldığını kaydeden Denktaş, Türkiye’nin yönlendirmesiyle bu oyların kaydığını savundu.
Kiprianu: İki toplum çeşitli aşamalardan geçti
Andros Kiprianu, da yakın tarihinin çok çalkantılı olduğu belirtti ve Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişkilerin çeşitli aşamalardan geçtiğini kaydetti. Her iki toplumda da uyum içinde yaşayan insanların bulunduğunu anımsatan Kiprianu, yakın tarihte Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasındaki ilişkileri kötüleştiren çeşitli olayların yaşandığını ifade etti. Kıbrıs sorununun çözümü için ortaya konan çabalara işaret eden Kiprianu, iki toplumda ayrı ayrı referandumların yapıldığı 2004 yılındaki çaba ile 2017 yılında Crans Montana'da ortaya koyulan çabanın bunların en önemlileri olduğuna dikkat çekti. 2004 döneminde, referandumda hangi pozisyonu destekleyeceği konusunun, AKEL’i çok düşündürdüğüne vurgu yapan Kiprianu, “Sorumlu ve doğru düşünen her insanın veya partinin tutumunun benzer biçimde olması gerektiği görüşündeyim” dedi. Dönemin Rum Yönetimi Başkanı Tasos Papadopulos’un gereken kararlılığı gösteremediğini de belirten Kiprianu, içinde bulunulan dönemle ilgili de konuştu. Kiprianu, “Başarı şansının daha yüksek olması için, Kıbrıs'ı seven bizler, barışı seven bizler, iki toplumun liderlerini ikna etmek için, Yunanistan'ı ve özellikle Türkiye'yi ve uluslararası toplumu bize yardımcı olmaya ikna etmek için hep birlikte çalışmalı, iş birliği içerisinde olmalıyız” dedi. "Taksim’in Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler için yolun sonu olacağını sanmayalım” diyen Kiprianu, taksimin tam tersine yeni acıların, yeni felaketlerin başlangıcı olacağını ileri sürdü.
Papapetru: Plan aniden ortaya çıkmadı
Mihalis Papapetru da Anan Planı’nın, Kasım 2002'de aniden ortaya çıkmadığını söyledi. 1977'den bu yana yapılan çeşitli görüşmelerde, temel hükümlerin tartışıldığını kaydeden Papapetru, Mehmet Ali Talat'ın Cumhurbaşkanı olmasıyla Kıbrıslı Rumlar’ın, Denktaş’ın arkasına saklanamadığını belirtti ve Tassos Papadopoulos'un, 2003 sonrasındaki görüşmelerdeki tutumunun ve başkanlık dönemindeki olumsuz yaklaşımlarının gün yüzüne çıktığını vurguladı. Tasos Papadopulos’un televizyon kanallarında ağlayarak Annan Planı’nı reddettiğini anımsatan Papapetru, Annan Planı’nın taraflara sunulduğu dönemle ilgili bilgi verdi, Kleridis’in müzakere ekibine mümkün olduğu kadar çok öneri sunmaları talimatını verdiğini ifade etti.