banner564

Ambargoları kırmak zor değil

 Kuzey Kıbrıs; Rum tarafının yalan ve yanlışlara dayalı propaganda faaliyetleri yüzünden yıllardan beri izolasyon altındadır...
 Sadece Avrupa ülkeleri değil; Araplar da Rum propagandasına aldanarak, bu insanlık dışı izolasyonlara boyun eğiyor...
 Bu durumda, Kuzey Kıbrıs’ın dayanabileceği tek güç kalıyor...
 O da Türkiye...
 Türkiye olmasaydı, Kıbrıs’ta bugün Türklükten eser kalmazdı...
 Başpiskopos Makarios’un stratejisi ‘uzun vadede’ Enosis hedefine varmaktı...
 Ve Cunta acele etmeseydi, Makarios bugüne kadar Enosis’i gerçekleştirmiş olurdu...
 Türkiye’nin dibindeki bir adanın Yunanistan’ın eline geçmesi stratejik açıdan büyük bir kayıp olurdu...
 Kıbrıs’ın kaybı, Doğu Akdeniz’in tehdit altına girmesi demektir...
 İşte o nedenle 20 Temmuz 1974 Kıbrıslı Türklere güvenlik ve özgürlük; Türkiye’ye de stratejik açıdan büyük bir güç kazandırmış oldu...
 Herkes bunun kıymetini bilmeli ve çıkarlarını korumalıdır...
 Özgürlüğün ve can güvenliğinin olmadığı bir yerde yaşayamazsınız...
  Yanı başımızdaki Suriye, Irak, Mısır gibi ülkelerde yaşananlara bakarsak, güvenlik altında özgürce yaşamanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabiliriz...
 
Niyetleri anlaşma değildir
 
 Rumların bizlerle ‘eşit şartlarda’ bir anlaşma yapmaktan yana olmadığını üzülerek izliyoruz...
 İçimizde hala bu gerçeği anlamayanlar varsa onlara hiçbir şey yapamayız...
 Türkiye; garantilerin tartışılmasını, hatta tek yanlı müdahale hakkını dahi masaya koyduğu halde; Crans Montana’yı terk eden Rum liderliğinin tek amacı, Kıbrıslı Türkleri azınlık olarak kendi kontrolüne almaktır...
 Bunun başarılması, yeni acıların yaşanması demektir...
 “Özgürlük altında ve güvenlik içinde yaşıyoruz ama en ufak sorunları dahi çözemiyoruz” diyenler vardır...
  Bu yöndeki şikayetlerin artmakta olduğunu gizleyemeyiz...
  İnsanlar elbette hem kendileri, hem de çocukları için daha iyi, daha sağlam bir gelecek yaratmak isterler...
 Öyleyse; özgürlük ortamında yaşam kalitesini artırmak için çalışmalıyız...
 Artık dağıtacak ganimet kalmadı...
 Devlet kadroları patladığı için, istihdam rüşveti de sona erdi...
 Devletin işlettiği kuruluşların büyük bir çoğunluğu iflas etti...
 Ne Sanayi Holding kaldı, ne de KTHY...
 Bundan sonra yapılması gereken, çalışmayı ve çalışarak kazanmayı teşvik etmektir...
 Tarımı dörde katlarsanız, nüfus yeterli değilse üretilen elde kalır...
 Ama turizmi geliştirirseniz; üretilenler gün gelir yetmez olur...
 O zaman daha çok üretim yaparsınız...
 Köylüler daha çok kazanmaya başlar...
 Gençler; hayatın sadece büyük kentlerde olmadığını gördükçe, meslek sahibi olmaya yönelir...

Ulaşım sorunu aşılmalı
 
 Kuzey Kıbrıs son 3 yıl içinde turizmde önemli gelişmeler yaşadı...
 Yatırımlar arttıkça turizmin daha da gelişeceğini hep birlikte göreceğiz...
 İşte Rum tarafının en büyük rahatsızlığı budur...
 Larnaka’dan giriş yapan üçüncü ülke vatandaşlarının kuzeye geçişini engellemek suretiyle, KKTC turizmini dinamitlemek istiyorlar...
 İsrailli ve Lübnanlı turistlere yapılanlar bunun göstergesidir...
 En sonunda 205 tane otelimizi ‘çalıntı’ gösterip, güneydeki limanlardan giriş yapanların bu otellerde konaklamalarının ‘yasak’ olduğunu duyurmaları bizleri şaşırtmamalıdır...
 Son 10 yılda temelden inşa edilen otelleri de ‘çalıntı’ olarak göstermeleri büyük bir yalancılık örneğidir...
 Bu otellerin önemli bir kısmı ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ adına kayıtlı araziler üzerinde inşa edildi...
 Kıbrıslı Türkler de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurucu ortaklarıdır...
 Ayrıca Rumlara ait otellerin Türkler tarafından çalıştırılması karşılığında, Türklere ait arazilerin üzerinde kurulan iki tane havaalanları vardır...
 Öyleyse bizim de Larnaka ve Baf havaalanlarının uçuşa yasaklanması yönünde kampanya başlatmamız mı gerekiyor?..
 Limasol, Larnaka ve Baf’ta Türklere ait turistik lokantaları çalıştırıyorlar, bizlerden ses çıkmıyor...
 Bu durumda; savaş sonrası güneydeki Türk mülklerini Rumların; kuzeydeki Rum mülklerini de Türklerin kullanması ‘yasa dışı’ değildir...
 Bunun çözümü masadır...
 Masayı terk ettiklerine göre; KKTC’nin ve Türkiye’nin çok hızlı bir şekilde Mal Tazmin Komisyonu’na mali kaynak aktarmak suretiyle ‘mülkiyet konusunu’ yıllar içinde çözmesi şarttır...
 Bu arada Larnaka üzerinden gelen İsrailli, Lübnanlı, Ürdünlü turistler için de aktarmasız charter uçak seferleri için başlatılan çalışmalar desteklenmelidir...
 Turizm Bakanlığı’nın bu yönde adımlar atması ve Ankara’nın destek vermesiyle ambargonun etkisini hafifletebiliriz...
  Herkese hayırlı haftalar...
YORUM EKLE

banner608

banner474