Zor bir süreçten geçiyoruz…
   Kolay değildir elbette…
   ‘En kahraman’ geçinenlerde bile Corona korkusu vardır…
   Dıştan belli etmese de, başını yastığa koyduğu zaman “aman bana bir şey olmasın” diye duasını yaptığından emin olun…
   Uçarken yaşanan korkudan daha beterdir bu Corona salgını…
   Neyse; korku, panik, gelecek belirsizliği insanlarımızın büyük bir kısmını sinir ve ruh hastası yaptı…
   Çoğu insan ağzından çıkanı duymaz hale geldi…
   Sosyal medyada o kadar acayip yazılar yazılıyor ki; insan bunları okudukça “millet delirdi” demekten başka bir söz bulamıyor…
   Mesela su meselesi…
   İçme suyu kalitesindeki suyun akışı durunca, belediyeler kuyulara yöneldi…
   Ama o kuyulardan çıkan ‘içilemez’ durumdaki suyun miktarı her geçen gün azalıyor…
   Durum böyle olunca su dağıtımı ‘nöbete’ giriyor…
   Kimi bölgelerde iki günde bir, kimisinde 4 günde bir sular akıyor…
   Ev halkı çaresiz kalınca tankerciye başvuruyor…
   Yerin altından çekilen kanalizasyon atığı suyun tonu 50, hatta 60 liraya kadar çıkıyor…
   Üstelik; tankerci bulmakta zorlanan vatandaşlar “ne yapalım buna da razıyız” diyecek duruma geliyor…
   Fakat; öyle bir kesim var ki; yaşadığı bölgede suyu kesilmemişse ve şu an için sıkıntısı yoksa, hemen kahramanlık atışlarına başlıyor…
   Yok Türkiye’den su geldiği zaman tonu 10 lira olacakmış…
   Yok belediyeler buna karşı dik duruş sergilemeliymiş…
   Gerçekten acınacak bir ruh hali…
   Bunun çaresi bizde olamaz…
   Ali Pilli’de de olamaz…
   Sinir ve Ruh Hastanesi bu tiplerle ilgilenmelidir… 

Haydi bir adım ileri

   Ama Ali Pilli Bey ve ‘üst kurul’ elemanları, yurt dışında yaşayan ve ‘sağlık sorunu bulunmayan’ vatandaşlarımıza yardımcı olabilir…
   Özellikle İngiltere’de yaşayan ve ülkesine dönmek isteyen yüzlerce insanımız vardır…
   Onlardan çifte PCR testi isteyebilirler…
   Ancak, ev sahibi insanları bir hafta karantina yurtlarına veya otellerine göndermek akıl işi değildir…
   Baştan beri yanlış bir kararda ısrar edilmesinin ana nedeni; ekonominin hala tam anlamıyla dibe vurmaması olabilir mi?..
   Galiba durum aynen böyledir…
   Henüz tüm sektörler çökmediği ve maliyenin kasasına bir miktar para aktığı için, fakir KKTC devleti her ay karantina yurt ve otellerine 30 milyon liranın üstünde para akıtıyor…
   Susuzluk çekilen bir dönemde denizden arıtma için paranız yok…
   Kırılan dökülen elektrik direklerinin yenisini dikemiyorsunuz…
   Ağaç boyuna ulaşmış otları temizleyecek 20 bin lirayı dahi bulamıyorsunuz…
   Ama karantina otellerine ayda 30 milyon akıtıyorsunuz…
   Bunda bir tuhaflık olsa gerek…
   Yeter artık…
   Doğru yolu ya bulun, ya bulun…