TDP milletvekili Hüseyin Angolemli dünkü Meclis birleşiminde önemli bir konuya parmak bastı...
Kuzey Kıbrıs’taki İngilizlerin, mülk alımında nasıl aldatıldıklarını ve bu olay sonrasında devletin ilgisizliğini gündeme getirdi...
Parasını ödedikleri halde satın aldıkları konutlardan atılma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılan İngilizler, doğal olarak tepki göstermeye başladılar...
Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan başlayarak, randevu alabildikleri devlet ve hükümet yetkililerini ziyaret edip, yardım istediler...
Oy getirici olmadıkları için onlara Denktaş’tan başka hiç kimse ilgi göstermedi...
Kurultaydan başka birşey düşünmeyen dönemin Başbakanı, İngilizlerin söylediklerini duymazdan geldi...
“Bakacaz, edecez...” demekten öteye hiçbir şey yapılmadı...
Halbuki; bu bir insan hakları ihlalidir...
Varlığını kanıtlama iddiasında olan bir devlet veya bir toplum için itibar kaybıdır...
Güvensizlik yaratmaktır...
Sahte devlet miyiz?..
Rum tarafı yıllardan beri KKTC’ye ‘sahte devlet’ diyor...
Bizler de tepki gösteriyoruz...
Gerçek bir varlık olduğumuzu iddia ediyoruz...
Öyleyse; devlet olmanın gereklerini çoktan yerine getirmeliydik...
Sahtekarlıkları önlemeli, suç işleyenleri cezalandırmalıydık...
Bu kural sadece İngilizler için değil, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan herkes için geçerlidir...
İster yerli, ister yabancı, bu ülkede yaşayan herkes, KKTC devleti tarafından ‘koruma’ altında olmalıdır...
Bunun hesabı sorulamaz mı?..
Mülkün parasını ödediniz...
Bunu size satan müteahhit ile sözleşme imzaladınız...
Üstelik bin 500 Sterlin ödeyerek sözleşmeyi avukat yanında imzalattınız...
İmzayı atan adam, diğer taraftan kredi alarak, size sattığı mülkün arazisini ipotek vermiş...
Bir banka, ipotek aldığı arazinin üzerinde mülk olup, olmadığına bakmaz mı?..
Burada bakmıyorlar!..
Veya baktıkları halde, üzerinde mülk olan bir arazinin kendileri açısından daha cazip olduğunu düşündükleri için teklifi kabul ediyorlar...
Arazi bankanın üzerine döndükten sonra, gerçek mülk sahiplerine “burayı terk edin” diyorlar...
Olacak şey mi Allah aşkına...
Geceli, gündüzlü Rum ambargosundan şikayet eden ve dünyadan destek isteyen bir ülkede, bu tür vurgunların yapılmasına izin verilebilir mi?..
Sonuçta rezil olduk
İngiltere’deki birikimlerini buraya aktaran ve satın aldıkları mülkten kovulma riski ile karşılaşan İngilizler, yaşananlardan sonra bir bir aleyhimize dönmeye başladı...
KKTC’deki ilgisizlik karşısında internet sitelerinde müthiş bir karalama kampanyası başlattılar...
Londra’da parlamento önünde ve değişik yerlerde eylem yaptılar...
Türkiye hükümetine sayısız mektup gönderdiler...
Ve Kuzey Kıbrıs’tan mülk almak isteyen yabancıların tümünü korkuttular...
Bunun sonucunda emlak piyasası dibe vurdu...
Binlerce inşaat yarım kaldı...
Binlerce insan işini kaybetti...
Bir insan olarak bizim yüreğimizde ateşler yandı...
Devleti yönetenler ise bu durumu hiç umursamadı...
Neden?..
Nasıl olsa Türkiye parayı gönderiyor ve maaşlar bir şekilde ödeniyor da ondan...,
Peki bu düzen sürdürülebilir mi?..
Kesinlikle hayır!..
Düzelmesi için kafamızın duvara çarpması gerekiyor...
Tıpkı güneyde olduğu gibi!..
******
Anlamlı bir yazı
Türkiye’nin saygın gazetecilerinden, Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar, dünkü köşesinde KKTC’ye büyük bir destek verdi. Munyar “THY, KKTC’ye desteği çapraz uçuşla versin” başlıklı yazısında, Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar’ın ulaşımla ilgili düşüncelerine yer verdi...
THY’nin, Kuzey Kıbrıs’a daha çok uçuş gerçekleştirmesi durumunda KKTC turizminin büyüyeceğine dikkat çekildi...
Munyar’ın yazısını bugün Diyalog’ta iktibas ediyoruz...
Okumanız dileğiyle...