Doğu Akdeniz krizi ısınarak devam ediyor. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı'nın, Kıbrıs etrafındaki gazla ilgili önerilerini Sayın Anastasiadis, Ulusal Konsey kararı ile reddetti. Bu ret edişi ise iki şeye bağladı.
Biri, “Hidrokarbon meselesinin Kıbrıs görüşmeleri ile ilgisi yok“; diğeri ise “BM'nin temsilcisi Sayın Lute'nin gelişi öncesi yapılan bu öneri, görüşmeleri başlatmamak için yapılan bir oyundur” dedi.
Peki, bu konuda eğer hidrokarbon işi, iki toplumun görüşmesi ile ilgili değilse, ne ile ilgilidir? Bunu egemenlik sorunu diye yansıtıyor. Peki, toplumlararası görüşmeler ne ile ilgilidir? Üstelik bunlar, kendisinin imzası olan 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Belgesi zemininde yapılıyor. Bu belge neyi içeriyor? Ortak Egemenliği. Yani ortak egemenliği Federal temelde ele alacak olan taraflar, nasıl olurda egemenliğin bir alanı olan hidrokarbon meselesini BM şemsiyesi altında görüşemez?
Crans Montana sonrası BM Genel Sekreteri, ortaya koyduğu göstergeler yanında, hidrokarbon meselesi ile ilgili görüşler de ifade etti. O aşamada, Sayın Anastasiadis'in BM Genel Sekreterine, ”Sen bu konuda söz söyleyemezsin, bu benim egemenlik alanım” diyen bir itirazını da görmedim.
Üstelik de Sayın Akıncı'nın hidrokarbon konusundaki önerisini reddederken, aynı zamanda Toplumlararası Görüşmelerin Crans Montana'da kaldığı yerden devam etmesini de söyledi. Nereden başlasın Sayın Anastasiadis? Dönüşümlü Başkanlığı, Siyasi Eşitliği ve Etkin Katılımı tekrar tekrar görüşmekten mi başlasın? Sen bir kere bıraktığın yerde değilsin ki tümünü reddettin.
Bu iş, S-400 krizi ve F-35 sorunu nedeni ile gerginleşen ABD- Türkiye çekişinden yararlanmak isteyen basit bir kurnazlıktır. Bu kriz nedeni ile ABD Yasama organlarından geçen silah ambargosunun kaldırılması kararının cazibesi ile bu pervasızlığa gidiyor.
Ama bu pervasızlıkla hem kendisini hem de tüm adayı belanın içine itiyor.
Bir kere NATO Antlaşmasında F- 35 maddesi yok! 5. Madde var. Bu madde de aralarındaki çelişkilere karşın ittifakın devamını sağlar. Bulgaristan gibi NATO üyelerinde ve hatta Yunanistan'da S-300'ler var. Bunlarında esas teknolojilerinin S-400'ün teknolojisinin temeli olduğu çok açık.
Yani bu konu tek başına S-400 meselesi değildir. Bunun görünmeyen yanı, bu gerilimlerle Türkiye'yi Orta Doğu siyasetinde İsrail ile yakınlaşmaya itmektir. Bunun da İran gerilimi ile doğrudan bağı vardır. Sayın Anastasiadis, senin bugün ABD indinde gayrılan olmanın nedeni, Yunanistan’la birlikte İsrail ile Doğu Akdeniz’de ittifak yapmandır.
Ancak bu da kalıcı değildir. Orta Doğu’da bu zeminler, buz üstündedir. Kaygandır. İyi paten kullananlar dahi eninde sonunda duvara vurur. Bunu çok yaşadık. ABD bu konuda çok iyi politika yapar.
Bu nedenle bugün, bu buzdan zemine soktuğun hidrokarbon konusu, top yekûn adamızı belanın eşiğine doğru itiyor. AB’nin Türkiye’ye dönük aldığı yaptırım kararlarında da etkili değildir. Bunu da bilerek yaptı. Çünkü onların da ABD'nin Avrupa politikasından memnun olmadıkları çok açıktır.
Bu nedenle Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar ve Türkiye ile Yunanistan'ın Ege ve Doğu Akdeniz’deki ortak paydalarını bulmaktan başka, bu ortak yurda faydalı olacak bir başka şey yoktur. Yeniden adamızı belaya sokmaktan başka bir şey değildir, Sayın Akıncı'nın önerisini reddetmek.
Başbakan Sayın Ersin Tatar'ın “Çatışmadan Güney korksun” açıklamasına de değinmek gerekir. Sayın Tatar, 12 yaşında savaşı gören, tüm çocukluğu ve gençliğinin ilk dönemleri silah sesleri ve askerlik altında geçen. 1. ve 2. Barış Hareketlerinde yer alan biri olarak, sana derim ki ben savaştan çok ürkerim. Bırakın da ana dili Yunanca ve Türkçe olan çocuklarımız ve torunlarımız bu acıları yaşamasın. Dünyanın en tehlikeli işlerinden biri de savaşı pervasızca konuşan “Sivil Generallerdir.”
Akıncı’nın önerisi ve “Sivil Generaller”
- 18 Temmuz 2019, 10:39
- 477
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi
YORUMLAR
bir çatışmada kıbrıs yok olur TC zannetmesin ki kıbrıs ın hepsine sahip olur ... kıbrıs haritadan gider
silinir ne tc ye ne yunana kalır !