banner564

Akıl tutulması

  İsteyen Rum vatandaşı kuzeye geçebiliyor...
  İsteyenler otellerimizde kalabiliyor...
  Hatta büyük bir cesaretle ödemesini kredi kartıyla yapıyor...
  Kuzeydeki otellerde konaklayanlar; hizmet kalitesinden, yemeklerden, içki ikramından, güler yüzlü personelden son derece memnun olduğunu söylüyor...
  Güneyde 2 gecelik konaklama ve yeme-içme karşılığında ödenen para ile kuzeyde 3 veya 4 gece çok daha zengin bir tatil yapabildiklerini de itiraf ediyorlar...
  Yine Kıbrıslı Rumlar; Ercan Havaalanı’ndan İstanbul’a ve Antalya’ya uçuş yapıyor...
  Bilet paralarını kredi kartıyla ödüyor...
  Rum istihbarat memurlarının kuzeyde dolaştıklarını, Ercan’da ve otellerdeki park yerlerinde Güney Kıbrıs plakalı araçları gözetlediklerini bildikleri halde Ercan’dan uçarken korku yaşamıyor...
  Kilisenin tehditlerine aldırmayanlar, kuzeydeki olanaklardan korkusuzca yararlanabiliyor...
  Tıpkı bizim gibi...
  Kıbrıslı Türkler; alış-veriş ve harcama konusunda Rumlardan daha bonkördür...
  Zara’nın, Debenhams’ın, Marks & Spencer’in, Mc Donalds’ın, Zigi balık lokantalarının bir numaralı müşterileri Kıbrıslı Türklerdir...
  Mürekkepli sibyaya bayılanlar; kuzeyden daha fazla para ödemeyi göze alarak Zigi’nin yolunu tutarlar...
  Marketleri unutmayalım...
  Sınır kapılarının açılmasından kısa bir süre önce iflas ettiği öğrenilen Orfanides’in ömrünü 10 yıl daha uzatan Kıbrıslı Türklerdi...
  Şimdilerde Alpha Mega’nın, Athainaidis’in ve daha birçok marketin günlük satış cirolarının en az dörtte biri Kıbrıslı Türklere aittir...
  Kıbrıslı Türkler başından beri ikili ilişkilerin gelişmesine özen gösteren, içinde kin tutmayan insanlardır...
  Kuşkusuz; kuzeyde et, sebze ve meyve üretimlerinde yaşanan sorunlar da güneye akışın nedenlerinden biridir...

Diğerlerinin suçu ne?
 
  Şimdi ana konumuza gelelim...
  Kendi vatandaşlarının ve AB üyesi ülke vatandaşlarının kuzeyde konaklamalarını yasaklayamayan Rum Yönetimi, üçüncü ülke vatandaşlarına karşı neden ırkçı bir davranış sergiliyor?..
  Onların kuzeye geçişlerini engellemek suretiyle, KKTC turizminin iflas edeceğini ve Kıbrıslı Türklerin ‘herhangi bir çözüme’ razı olacağnı hayal ediyorlarsa; bir an önce bu hayalden kurtulmaları gerekiyor...
  Kuzey Kıbrıs şimdiki halde bile bir milyonun üzerinde turist ağırlayan bir ülke oldu...
  Daha başarılı yönetimlerin işbaşına gelmesi halinde KKTC turizminin en fazla 3 yıl içinde güneyle yarışır bir duruma gelmesi hiç de zor değildir...
  Vakit daha da geç olmadan bu yasakçı uygulamayı sonlandırmaları, ikili ilişkilerin düzelmesi açısından önemlidir...

Kuzeydeki azınlıkların durumu
 
  Kuşkusuz; bu noktada “Sizler de kuzeydeki Rum ve Maronitlere gönderilen malzemelerden vergi talep ederek ilişkileri geriyorsunuz” diyebilirler...
  Bunun ‘yasaklama’ ile doğrudan bir ilgisi yoktur...
  Ancak KKTC hükümetinin 300 civarında Rum ve Maronit’in eşyalarından vergi alınması yönündeki kararının bir kez daha gözden geçirilmesini bizler de istiyoruz...
  Rum tarafı şunu yapıyor, bunu ediyor diye; kuzeyde kalan insanlara gönderilen sudan, salçadan ve makarnadan vergi almak KKTC’ye hiçbir şey kazandırmaz...
  Böylesi ufak konularla uğraşmak yerine, ambargoları kırmanın yollarını bulmalıyız...
  Sadece THY’nin devreye sokulmasıyla ‘ambargolar’ yerle bir edilebilir...
YORUM EKLE

banner608

banner474