Rum siyasal partileri, Avrupa Parlamentosu seçimleri için yarıştı...
Bazı Kıbrıslı Türkler de bu seçimler için ‘bağımsız adaylık başvurusu’ yaptı...
Rum tarafı, bilinen propaganda gereği “siz aday olamazsınız” diyemedi...
Adaylık başvurularını kabul etti...
Ayrıca dileyen Kıbrıslı Türklerin bu seçimlerde aday olabileceklerini söyledi...
Kıbrıslı Türklerin ‘sağ partileri’, Rum tarafındaki partilerle flört etmediği için onlar bu konuyla hiç ilgilenmediler...
Hatta Kıbrıslı Türklerin katılımına karşı olduklarını her ortamda telafuz ettiler...
Geriye ne kaldı?..
Kuzeydeki sol partiler...
Başta CTP, TDP, BKP, YKP...
Bunların bir kısmı AKEL adaylarına oy verilmesi için Kıbrıslı Türklere çağrı yaptı...
Güneydeki iktidarı elinde bulunduran DİSİ ise, Meclis’ten öyle bir yasa geçirdi ki; Kıbrıslı Türklere bir yandan “oy kullanabilirsiniz” derken, diğer yandan oy kullanımını engelledi...
Hangi hakka sahip çıkıyoruz
Bazı kişiler, Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılarak ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklarımıza sahip çıkılması’ çağrısında bulundu...
Şimdi bu noktada eğiri oturup, doğru konuşmak gerekiyor...
Hangi haklarımıza sahip çıkacağız?..
Bizler 1963 yılından beri her fırsatta Kıbrıs Cumhuriyeti’nin silah zoruyla dağıldığını söylüyoruz...
Rumların bu devleti tek başına gasp ettiğini belirtiyoruz...
Ve yıllardır ‘yeni bir ortaklığın’ kurulması için mücadele ediyoruz...
Güneyde çalışmıyor, vergi ödemiyoruz...
Güneyde ikamet etmiyoruz...
Öyleyse; hem KKTC, hem Kıbrıs Cumhuriyeti, ikisi bir arada olmaz...
Kimlik kartı veya pasaport alabilirsiniz...
Ama Kıbrıs Cumhuriyeti’nin olanaklarından bir Kıbrıslı Rum gibi yararlanamazsınız...
Bedava sağlık hizmetlerinin kesilmesi de bundan kaynaklanıyor...
Madalyonun öteki yüzü
Şimdi bu son seçim olayına bakarak, bir de tersini düşünelim...
Kıbrıslı Rumlar, kuzeydeki seçimlerde oy kullanabilirler mi?..
Elbette kullanamazlar...
Peki hastanelerimizde bedava sağlık hizmeti görebilirler mi?..
Kesinlikle göremezler...
Neden?..
Çünkü kuzeyde yaşamıyorlar...
Kuzeyde iş yapmıyor, vergi ödemiyor ve sosyal yatırım yapmıyorlar...
Öyleyse; KKTC vatandaşlarının haklarından yararlanamazlar...
Bilinen gerçekleri kendi çıkarlarımıza göre değiştiremeyiz...
Bu durumda yapılması gereken nedir?..
Çözüm için müzakerelere devam etmek...
Başarı sağlanırsa ne ala...
Başarı sağlanamazsa, o zaman liderlere düşen görev; oturup ayrılığı konuşmaktır...
Toprak verilecekse verilecek....
Ve iki ayrı bölge iki ayrı devlet yoluna devam edecek...
Önceliğimiz her zamanki gibi kalıcı bir çözümdür...
Ama, bunu tek başımıza başaramayız...
Gerdeğe iki kişi ile girilir...
Biri odadan kaçarsa nikah bozulur...