Rum lideri Anastasiadis, Akıncı’nın İstanbul’daki yemeğe davet edilmesine sert tepki gösterdi...
Öyle mi?..
Bu tepki çerçevesinde 27 Mayıs görüşmesini iptal etti...
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne ağır sözlerle saldırdı...
Kıbrıs’taki temsilcisi Eide’nin yüzüne telefon kapadı...
Adam, müthiş bir taktikle Kıbrıs gündemini bir anda değiştiriverdi...
Halbuki; geçtiğimiz Pazar gününden itibaren ELAM’ın ve diğer faşistlerin zaferini konuşmamız gerekmiyor muydu?..
Hani ELAM’a yönelik sesler nerede?..
Askeri kamplarda Türklere yönelik silahlı saldırı eğitimi gören bir terör örgütünün Rum meclisine girmesi, bizleri ve Birleşmiş Milletler’i hiç mi ilgilendirmiyor?..
Böylesi bir örgüte 13 binden fazla Rum’un oy vermesinin hiç mi önemi yok?..
EOKA’nın devamı olan bu örgütün güçlenmesi karşısında gelecekle ilgili kaygılarımızı artırmıyor mu?..
Üç tane gencimizin daha 10 gün önce bu faşistler tarafından sopalı saldırılara uğradığını ne kadar çabuk unuttuk?..
Kilisenin itirafı
Rumlar ekonomik açıdan çöküş yaşadıkları halde, dış siyasette resmen bizimle oynuyor; varlığımızı küçümsemeye devam ediyorlar...
“Ayaklarına kadar gelen suyu musluktan akıtmasını beceremeyen bu Türklere Başkanlık mı vereceğiz” diyerek, karşımıza masum bir yüzle çıkmıyorlar...
Gittikçe sertleşen bir siyaset izliyorlar...
Halbuki çözüme bizden fazla onların ihtiyacı vardır...
Buna karşın önümüze kabul edemeyeceğimiz kırmızı çizgiler koymaya devam ediyorlar...
Geçtiğimiz Çarşamba günü Atina’da, Yunan Milli Konseyi’nin toplantısı vardı...
Bu toplantıya Anastasiadis ile Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis de katıldı...
Yunanistan Cumhurbaşkanı Pavlopulos, Türkiye’nin askerini de garantörlüğünü de istemediklerini bir kez daha açıkladı...
Türk askerinin adadan çekilmesi ve garantörlüğün sona ermesi halinde çok hızlı bir şekilde bu adadaki varlığının tehlikeye gireceğini hala kavrayamayan bizdeki siyasiler ve sivil toplum örgütleri ise, diğer tüm saldırılar karşısında olduğu gibi yine sessiz kaldı...
Bizim taraf ELAM’ın meclise sokulmasını eleştirmekten kaçınırken, Rum Başpiskoposu Hrisostomos, bu terör örgütünün zaferinden memnuniyet duyduğunu açıkladı...
Hiç çekinmeden ve utanmadan, bir din adamının silahlı terör örgütüne açık destek vermesi karşısında topluca ayağa kalkması gereken bizdeki bülbüller yine kendi kafeslerini kirletmeye devam etti...
Mesele Hasan, Hüseyin, Süleyman meselesi olduğunda öyle kahramanlar görüyoruz ki sormayın...
Kendi arkadaşlarına, kendi insanına acımasızca saldırmayı adet haline getirmişler...
Ne var ki; ELAM, kilise, papaz, Anastasiadis söz konusu olduğunda, herkes halinden memnun kuzular gibi tarlanın bir köşesinde oturmaya devam ediyor...
Endişe verici bir durum!!!
Bizim devekuşlarının başlarını kumdan çıkarmaya hiç mi hiç niyetleri yok. Yoksa bunlar bizim devekuşumuz değilmi?