Cuma günü mesai bitiminden hemen sonra, dokuz günlük “Ramazan Bayramı” veya diğer bilinen adı ile “Şeker Bayramı” tatili başladı. Esasen üç günlük olan dini bayram, bakanlar kurulu kararı ile hafta sonu ile birleştirilerek dokuz güne çıkarıldı. İlk anda kulağa hoş gibi görülen bu uygulamanın toplumun sadece kamuda çalışan kesimine uygulanacak olması, çalışma hayatında bir ötekileştirme yaratıyor. Özel sektör çalışanlarının büyük bir kısmı değil dokuz günlük tatil yapmak, maalesef üç gün bayram süresince bile tatil yapamayacaklardır. Bu ötekileştirme toplum içinde sosyolojik ve psikolojik yaralanmaları da beraberinde getirmektedir. Toplumsal bir birliktelik, huzur ve iç barışın sağlanması için öncelikli olarak çalışma hayatımızın sorgulanması gerekmektedir.
Bir ötekileştirme de kamu sektörünün kendi içinde gözlemlenmektedir. Kamu sektörü ekonomik öngörüden yoksun bir şekilde de kendi içinde parçalı bir yapıya kavuşturuldu. Özellikle 2010 sonrası halk arasında “Göç Yasası” olarak bilinen yasa ile kamuda işe girenler ve 2010 öncesinde kamuda işe girenler arasında maaş farkı oluşturularak, kamu sektöründe de bir ötekileştirme yaratıldı. Bu yasa ile kamu ve özel sektörün arasındaki maaş farkının eşitleneceğini ifade edilerek yasallaştırıldı. Fakat kamumun hantallığı, verimsizliği, adam kayırmacılığı hala daha kamu sektörünü çalışanlar için cazip kılıyor.
2010 Göç Yasasına ilk tepki sendikalardan geldi. Özellikle öğretmenler sendikası zaman zaman konu edilen yasayı gündeme taşıdı. Bu güne kadar yasada bir takım iyileştirmeler yapılmakla birlikte insan haklarına ve KKTC Anayasasında belirtilen “Eşit işe eşit ücret” ilkesi ile çelişen bu yasayı ortadan kaldırılmadı.
Şimdi sıra sağlık sektöründe. Yeni açılan ve bayram sonrası faaliyete geçmesi beklenen onkoloji hastahanesine alınan sözleşmeli doktorlar gündeme geldi. Göç Yasası ile işe başlayan bir doktorun 3500 TL ile işe başlaması ve Türkiye’den sözleşmeli olarak gelen doktorun 8000 TL ile işe başlaması da çalışma yaşantımızda bir ötekileştirmedir. Konu ile ilgili açıklamayı yine en güzel bir şekilde Tıp-İş sendika başkanı yapmıştır. İfadesinde sözleşmeli doktorların maaşlarına itirazı olmadıklarını, itirazlarının kendi meslektaşlarının özlük haklarının iyileştirilmemesi ve devletin doktorlarına layık gördüğü düşük ücretler olduğudur.
Coğrafyamızda sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantımızın her alanında ötekileştirmenin yazgısını gözlemlemek mümkündür. Ötekileştirme toplumsal yaşantımızın en önemli sorunlarından birisi haline gelmektedir. Yakın bir gelecekte ise çalışma hayatımızda toplumda var olan ötekileştirilmiş yapıyı devam ettirme ve bu yapıya karşı olanların, özellikle çalışma hayatına yeni başlayanların birbirlerine karşı sergileyecekleri mücadeleleri izliyor noktasına geleceğiz. Toplumumuzun iç barışı ve huzuru için, insanların temel hak ve özgürlüklerine saygı duymalı, karşı tarafı küçümsemeden ve taraf tutmadan anlamaya çalışmalıyız. Montesquieu’nun söylediği gibi “Mutluluk ancak adaletten doğar”. Herkese sağlık dolu bir bayram tatili dilerim. İyi pazarlar.