banner564

AB’den bize de fayda yok

  İngiltere’nin, Avrupa Birliği (AB) üyeliğinden çekilmesini herkes kendi kafasına göre yorumlayabilir...
  Ama KKTC makamlarının doğru tespit yapması ve halka doğru mesajlar vermesi gerekiyor...
  İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan insanların yüzde 70’den fazlası yabancı olunca, yerli insanların AB’den çekilmesine kimse bir şey diyemez...
  Londra’da 4 milyondan fazla Polonyalı vardır...
  Bunun yarısına yakın Bulgar ve Romen vatandaşı...
  Trafik düzeninden tutun, konutlardaki yaşam koşullarına kadar her şey değişti...
  Sağlık servisleri iflas etti...
  Kalp sorunu yaşayan insanlara dahi hastaneler 3 ay, hatta 6 ay sonrasına randevu verebiliyor...
  Dünyada en geçerli lisan İngilizce olduğu için AB vatandaşı ülkelerin gençleri İngiltere’ye akın ediyor...
  Ödesin Kraliçe!..
  Bunlar yetmezmiş gibi, AB içinde en büyük 3 finansörden biri İngiltere’dir...
  Yunanlılar ‘siestaya’ devam ederek, tavernalarda keyif sürerken vergi mükellefi İngilizlerden toplanan paralarla bu ülkeye sürekli yardım yapılıyor...
  Sadece son birkaç yıl içinde Yunanistan’a 170 milyar Euro’dan fazla para akıtıldı...
  Para geldikçe Çipras ‘zarar ettiği için kapatılan kuruluşları’ yeniden hizmete koydu...
  Bunlardan biri devlet yayın kuruluşu ERT’dir...
  Yılda 300 milyon Euro zarar eden ERT’nin yayınlarını yeniden başlattı...
  Kıbrıslı Rumlar açısından baktığımızda; analarından bir farklarının olmadığını görüyoruz...
  Paralarını Yunan bankalarında batırdıktan sonra Avrupa Birliği bunlara sürekli kaynak aktardı...
  Son 4 yılda 30 milyar Euro’dan fazla para aldılar...
  Balık çiftliklerine kadar tüm projelerin parasını AB ödüyor...
  Yani Almanya, İngiltere, Fransa...
  Baktılar ki; aptallar para akıtıyor, onlar da anaları gibi bol tarafından tatil yapıyor...
  Hafta sonları yetmiyor; Çarşamba günleri de saat 13.30’dan itibaren tüm mağazaları kapatıp, istirahate çekiliyorlar...

Bizlere yapılan haksızlıklar utanç verici
 
  İngiliz halkının, AB’den kopmasının daha başka nedenleri de vardır...
  Zaman içerisinde yapılacak açıklamaları ilgiyle dinleyeceğiz...
  Fakat AB’nin; Türkiye ve Kıbrıslı Türklere yönelik haksız icraatlarını artık yüksek sesle tartışmalı ve yalanlarını hep birlikte yüzlerine vurmalıyız...
  Birleşmiş Milletler’in bir çözüm planı hazırladığını ve 24 Nisan 2004’te referanduma gidileceğini bildikleri halde, bölünmüş bir Kıbrıs’ın tam üyeliğini referandumdan sadece bir hafta sonraya bıraktılar...
  Bizlere “hayır diyen cezalandırılacak” derken, Rumlara “merak etmeyin, ne yaparsanız yapın sizi alacağız” mesajı verdiler...
  Rumlar da ezici bir çoğunlukla Annan Planı’na “hayır” dedi...
  Bir hafta sonra da tam üyeliğe alındı...
  Ama Kıbrıslı Türkleri mükafatlandıran olmadı...
  Ambargolar eskisi gibi devam etti...
  Yeşil Hat Tüzüğü bile hala tam olarak uygulanamıyor...
  Kuzeyden alınan eşyalara Rum gümrüğünde el konuluyor...
  Kuzeye geçmek isteyen turistlere hakaret ediliyor...
  Adanın güneyine 30 milyardan fazla para akıtırken, kuzeye son 12 yılda verilen para 350 milyonu bulmadı...
  Yunanistan’a 170 milyar Euro akıtırken, 4 milyondan fazla Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye’ye 4 milyarı vermediler...
  Öyleyse artık konuşma zamanıdır...
  Bölünmüş bir ülkeyi üye yapabilen bu iki yüzlü birliğin zaman içinde bölüneceğini göreceğiz...
  Güney Kıbrıs’ta terörist örgütlenmeleri görmezden gelerek Türkiye’yi ‘müzakere oyunlarıyla’ garantörlükten uzaklaştırma girişimleri, insanlık açısından utanç vericidir...
  Sözde insan haklarının savunucusu olan bu AB ülkeleri, kapsamlı çözüm planına “evet” diyen ve hala “evet” peşinde koşan Kıbrıslı Türklere yönelik şiddet olaylarını hiç mi göremiyor?..
  Görüyorsa, neden önleyemiyor?..
  Bugünkü koşullarda bizlere yapılanları görmezden gelen AB, olası bir çözümden sonra, Türk askeri de çekilince başımıza gelecek felaketleri nasıl önleyecek?..

Temsilci de Rum
 
  AB’nin başından itibaren Kıbrıslı Türklere yönelik haksız davranışlarını görmezden gelemeyiz...
  Sözde ‘AB Komisyonu’adına faaliyete geçirdikleri temsilciliğin başına Kıbrıslı Rum veya Yunanlı atamaya devam ettiler...
  AB’nin temsilcisi Rum olduğu zaman, Kıbrıslı Türklere yönelik haksızlıkların rapor edilmeyeceğini veya herhangi bir önlemin alınmayacağını anlamayacak kadar saf ve aptal olduğumuzu mu düşünüyorlar?..
  Öyle düşünüyorlarsa aldanıyorlar...
  Kıbrıslı Türklerin AB’ye olan güvenlerinin sarsıldığını artık bir yerlere not etmelidirler...
  Kıbrıslı Türklerin ‘Her ne şart altında olursa olsun’ Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünden vazgeçmeyeceğini, 1960 anlaşmalarından kaynaklanan garantörlük haklarını terk etmesine izin vermeyeceğini de kafalarına yerleştirsinler...
  Kıbrıs Türk halkı hem geçmişte yaşananlar, hem de halen yaşanmakta olan faşist, ırkçı saldırılar karşısında kılını oynatmayan AB’nin garantörlüğüne asla güvenmiyor, bundan sonra da güvenmeyecek...
  Hiç kimse AB’ye ihtiyacımızın olduğunu söylemesin...
  AB’nin bizlere son 12 yılda yaptığı yardımı Türkiye 6 ayda veriyor...
  Öyleyse hedef; Türkiye’ye saldırmak değil, sarılmak ve birlikte yürümektir...
  Hedef; Kıbrıs’ın garantör ülkelerinden olan İngiltere ile ilişkileri çok hızlı bir şekilde geliştirmektir...
  İngiltere; hiç olmazsa TC kayıtlı uçakların Ercan’a doğrudan uçuş yapmalarına izin verirse KKTC’nin hiçbir sorunu kalmaz...
  Popülüzm yapmak yerine; yatırımları hızlandıracak önlemler alınmalı, yatırımcıların önündeki bürokratik önlemler kaldırılmalıdır...
  Yeni fikirlere, yeni atılımlara ve ciddi icraatlara ihtiyacımız vardır...
  Hele bir Anamur suyu akmaya başlasın...
  Sonrasında yeşeren toprağa sarılmak daha kolaydır...
  Güzel bir hafta diliyorum...
YORUM EKLE

banner471

banner473