banner564

AB utanç duymalıdır

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş rahmet istedi...

   Uzun yıllar değişmeyen sloganlarından biri AB’ye yönelikti...

   Her fırsatta “AB bir Hristiyan kulübüdür” derdi ve Türkiye’yi bu kulübün içine almayacaklarını söyleri...

    Hepimiz Denktaş’ın bu sözlerine kızardık...

    Birçok sol görüşlü ‘aydın’ o’nu ‘gericilikle’ ve ‘uzlaşmazlıkla’ suçlardı...

   Aradan yıllar geçtikten sonra Denktaş’ın söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu AB bizzat kendisi kanıtladı...

   İsterseniz geriye doğru bir yolculuk yapalım...

   24 Nisan 2004 referandumu öncesinde AB’nin tüm yetkili makamları, Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm planına “hayır” diyen tarafın cezalandırılacağını, “evet” diyenin de mükafatlandırılacağını açıklamıştı...

   Referandumda “hayır” diyen Rum tarafı bir hafta sonra AB üyesi oldu...

   Kıbrıslı Türkler dışarıda kaldı...

   Daha önemli bir hatırlatma yapmak istiyorum...

   Referandumdan 2 gün sonra, 26 Nisan 2004’de AB Dışişleri Bakanları Lüksemburg’da biraraya geldi...

   Toplantıda Kıbrıs konusunu masaya yatırıldı...

   Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik tecritine son verilmesine yönelik önlemler görüşüldü...

   Türk tarafına 259 milyonluk mali yardımın onaylanması da ele alındı...

 

Balonlar havada uçtu

 

   Şimdi en can alıcı noktaya geliyorum...

   AB Komisyonu'nun o dönem genişlemeden sorumlu üyesi Günther Verheugen’in açıklamalarına...

   Neler söyledi neler...

   Kuzey Kıbrıs otoriteleri ile doğrudan işbirliği yapılacağını belirterek aynen şunları söyledi:

   “Kıbrıslı Türkler sadece çözüm için değil, AB'ye katılmak için de isteklerini gösterdi. Biz de kuzeyin AB'ye yakınlaşmasını destekliyoruz. Sadece ekonomik olarak değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal programlarda da kuzey ile işbirliği yapacağız.”  

   O tarihi toplantıdan sonra gazeteciler Verheugen’e “Kıbrıs, Türkiye'nin önünde engel olmaya devam edecek mi?” diye sordular...

   Yanıtı aynen şöyle oldu:

   ''Türkiye, kendi zorunluluklarını yerine getirdi. Oldukça yapıcı davrandı. Kıbrıs Türkleri de, Annan Planı‘nı kabul etti. Biz de bunlar gözönüne alacağız.''

   Şimdi sormak gerekmez mi?..

   Neyi gözönüne aldınız?..

   Türkiye’yi neden hala bekletiyorsunuz?..

   Neden hala başlıkları açmıyorsunuz?..

   Neden hala Rumların baskıları altında eziliyorsunuz?..

 

Mali yardımlar devede kulak misali

 

   Avrupa Birliği, Kıbrıslı Türklere 10 yılda 259 milyon Euro’luk yardım yaptı...

   Bunların önemli bir kısmı, iki toplumun da kullanabileceği yatırımlara gitti...

   Gerisi devede kulak misali...

   Rumlara, sadece ekonomik krizden dolayı 10 milyar Euro aktardı...

   Aktarmaya da devam ediyor...

   İki gün önce Rum Tarım Bakanı, balıkçılık projesi için AB’den 39 milyon 700 bin Euro kopardığını açıkladı...

   Aslında öngörülen miktar 26 milyon Euro imiş de, bunu ikili görüşmelerde 39,7 milyona çıkarmayı başarmış...

   Dünkü Rum basınında bir başka haber vardı...

   Lefkoşa’nın Koçinotrimitya bölgesinde eski Rum askeri kampını yıkıp, yerine kültür-sanat kompleksi yapacaklarmış...

   Proje için gerekli 672 milyon Euro’nun tamamını Avrupa Komisyonu’nun karşılayacağı bildirildi...

   Düşünebilir misiniz?..

   Kıbrıslı Türklere 10 yılda 259 milyon Euro...

   Kıbrıslı Rumların sadece bir projesine 672 milyon...

   Onlarca projeye ve ekonomik krizden kurtuluş planlarına 10 milyar Euro’dan fazla para...

   Kuzey Kıbrıs’a hala yabancı uçaklar inemiyor...

   Kıbrıslı Türkler hala uluslararası müsabakalara katılamıyor...

   Kuzeye gelmek isteyen yabancılar hala Larnaka Havaalanı’nda azarlanıyor, engelleniyor, bazıları geri çevriliyor...

  

Hesabını sormak gerekir

 

   Kıbrıslı Türklerin, her fırsatta Avrupa’ya bu yapılanların hesabını sorması gerekirken; dünkü ‘Avrupa Günü’ne katılarak, resimlerle, balonlarla ‘Avrupalıyız’ mesajının verilmesi gerkçekten üzücüdür...

   Halbuki; yapılan hakaretler bizleredir...

   Çözümü destekleyen, fakat cezalandırılan yine bizleriz, Türkiye’dir...

   Çözüme “hayır” deyip, mükafatlandırılan Rumlardır...

   ‘Avrupa Günü’nde onlara farklı mesajlar verilmeliydi...

   Yapılan ayrımcılık kınanmalıydı...

   Dünkü etkinlikte, 100 Kıbrıslı Türk öğrenci ve öğretmenin 2014’te AB’de bir yıl süreli eğitim alacağını söyleyen AB Program Destek Ofisi Proje sorumlusu Alessandra Viezzer’e de birileri “avutmayın bizi” demeliydi...

   Ama olmadı...

   Biz Kıbrıslı Türkler; yapılanları çabuk unutuyor, haksızlıklar karşısında sesimizi yükseltmesini bilmiyoruz...

   Ve bu şekilde kendi kendimize yazık ediyoruz...

 

YORUM EKLE

banner608

banner473