banner564

AB bu mudur?

   Son zamanlarda yaşanan gelişmeler, Avrupa Birliği ilkelerinin ciddi bir şekilde tartışılmasını zorunlu hale getirdi...

   Özellikle de geçtiğimiz hafta adanın güneyinde yapılan seçimler ve Rum Yönetimi’nin izlediği politikalar; Türkiye’nin de yardımlarıyla çok iyi hukukçular tarafından yargıya taşınmalıdır...

   Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurabilmek için ‘iç hukuk’ yollarının tüketilmesi gerekiyor...

   Bunun için de KKTC mahkemelerinden alınacak bir karar kabul edilmiyor...

   Öyleyse tek seçenek Rum mahkemelerine başvurmaktır...

   İyi bir avukat, hem seçimlerde uygulanan yöntemi, hem itirazların dikkate alınmayışını, hem de ELAM konusunu mahkemeye taşımalıdır...

   Rum mahkemelerinin böylesi bir davayı uzun süre sonuçlandırmayacağını hepimiz biliyoruz...

   Duruşmalar sürekli ertelenecek, yargıçlar değişecek...

   Ne var ki; makul bir süre içinde olumlu veya olumsuz sonuç çıkmadığı takdirde, bu davaları AİHM’e taşımak mümkündür...

 

Kazansak ne olacak?

 

   Diyelim ki; AİHM’de açılacak bir davayı kazandık ve güneydeki seçimler iptal oldu...

   Peki ne değişecek?..

   Kıbrıslı Türklerin oyları yeterli olmadığı için Avrupa Parlamentosu’na temsilci göndermeleri mümkün değildir...

   Öyleyse niye dava açalım?..

   Birinci neden; Avrupa Birliği’nin, adada yaşanan ırkçı ve faşist davranışları görmesini ve uyanmasını sağlamak için...

   İkincisi; AB’ye güvenmediğimizi güçlü bir eylemle göstermek için...

   Üçüncüsü ve en önemlisi; parti logolarında ‘Kıbrıs Yunandır’ yazan faşist ELAM’ın seçimlere katılmasına izin verilmesinin Avrupa için ‘utanç verici’ olduğunu gözlerine sokmak için...

   Şimdi sakin bir şekilde olayları değerlendirelim...

   Güney Kıbrıs’ın ikinci büyük partisi AKEL’in lideri Andros Kiprianu, kısa bir süre önce Rum Başsavcısı’nın önüne önemli bir dosya koydu...

   ELAM’ın, eski Rum askeri kampında silahlı eğitim gördüğünü belgeleriyle kanıtladı...

   Ve yasal kovuşturma istedi...

   Peki Rum Başsavcısı ne yaptı?..

   Dosyayı inceledikten sonra, kendisine iletilen belgelerin doğru olduğunu söyledi...

   ELAM’ın bu tür faaliyetlerinin yasalara aykırı olduğunu ve suç teşkil ettiğini itiraf etti...

   Öyleyse ne yapmalıydı?..

   Suçluları yargıya göndermeliydi...

   Ama bunu yapmadı...

  “Mevcut şartlar nedeniyle kendilerini affettiğini’ açıkladı...

 

İşin içinde Türkler var

  

   ‘Mevcut şartlar’ ne demek?..

   Elbette Türkleri işaret ediyordur...

   Ve ELAM’ın hedefinde Türkler olduğu için, yasalar uygulanmıyor...

   Bu nasıl bir zihniyet?..

   Bu nasıl bir devlet?..

   AB, böylesi ırkçı bir olaya nasıl müsade ediyor?..

   Neden göz yumuyor?..

 

   Ve bu gerçekler karşısında hangi hakla, hangi yüzle Türkiye’nin garantörlüğünden vazgeçmemizi istiyorlar?..

   Bizden, bu şartlarda bunu isteyenlerin yüzü kızarmalıdır...

 

YORUM EKLE

banner471

banner473