Ülkemiz o kadar küçük bir turizm destinasyonuna sahip ki değişim, dönüşüm ve büyüme kaydetmek zor değildir.
Ancak ülkede bu yukarıda bahsettiğim üç faktörün turizm ekonomisine etki yaratması için mutlak süreçte sektörü ilgilendiren kanaat önderlerinin de vizyoner bakışı çok önemli önemlidir .
Turizm sektörümüzün olmazsa olmazları olan özellikle tesisleşme ve konaklama faaliyetlerinin artması ; 2025 yılında sektörümüzün mutlak süreçte çare bulması gereken en önemli başlıkları sıralamak ile doğru bir metodoloji uygulanabilir.
2024 yılında turizm sektörümüz ne yazık ki beklenen turist sayısını ve doluluklarını bir türlü yakalayamamıştır. Bunun sebeplerini geçmiş yazılarımda değinmekle birlikte; öncelikle sektörümüzü doğrudan ilgilendiren bazı faktörleri sıralamıştık. En başta gelen ulaşım, destinasyon turizm girdisi maliyetleri yüksekliği ( genel ekonomi , enflasyonist ortam, enerji giderleri, istihdam ve maaşlar, ayrıca Tanıtma ve pazarlama faaliyetlerindeki noksanlıklar olarak sıralamıştık) .
Gittikçe ülkeyi zora sokan TC para politikaları ve yüksek enflasyonist ortam ; bu sözde kalemlerde ülkemizde çok daha fazla ekonomik anlamda tahribata yol açtı. Yüksek enflasyon , iş gücü piyasasını da son derece zora sokarken kalifiye eleman sıkıntısı ve eksikliği özellikle yüksek sezonda kendisini çok ağır hissettirdi. Bunun sonucu da gittikçe ülkeyi turizm anlamında zora sokan, ülkeyi bilmeyen, tanımayan bir iş gücünün toplam kalite yönetimine zarar vermesine sebep oldu. Burada nasıl bir siyaset izleneceğini özellikle üniversiteler, STK’lar ve devlet kanadının iş birliği ile bu sorunun en azından iş gücü eksiğinin belli bir oranda nasıl Karşılanabileceğini yazmıştık.
Ancak 2024 yılı içerisinde kurlardaki oynaklık ayrıca ulaşım maliyetlerinin ciddi anlamda yüksekliği turizm sektörümüzdeki beklentileri, maliyetler anlamında civar destinasyonlar ile rekabet edemeyeceğimizi çok açık bir şekilde bizlere gösterdi . En basit örnekle patatesin 100 TL’yi geçtiği domatesin 120 TL’si de olduğu bir yüksek sezonda sizin bu turizm oyununun içerisinde olmanız tek kelimeyle imkansızdır. Bir turiste sunacağınız hangi yıldız olursa olsun odabaşı maliyet sizleri diğer destinasyonlardan çok pahalı yapmaktadır. İşin matematiği bu kadar basittir.
Kim ne derse desin Yunanistan’ın izlediği akıllı politika turizm sektörümüzü hem doğrudan hem de dolaylı şekilde özellikle TC pazarından turist çekme anlamında bizlere gerekli ilerlemeyi gerçekleştirmeye olanak sağlamadı.
“Adanız Kıbrıs” sloganıyla yürütülen tanıtımın ne denli etkili olacağını göreceğiz.
Yabancı pazarlar ise zaten kendi kaderine terk edilmiş. Fakat; anladığımız kadarıyla farklı destinasyonlardan turist getirme felsefesi ve teşvikleri tekrardan planlamaya alınmıştır . Bu doğru bir harekettir. Bekleyip göreceğiz .
Alternatif, tamamlayıcı modeller
Tarihin bütün medeniyetleri içerisinde Orta Doğu ve doğu Akdeniz coğrafyaları çok önemli bir yere sahiptir . Özellikle Roma döneminden kalma tarihi ve kültürel varlıklar çok zengindir. Adamızın kuzeyi de bu anlamda güneyden çok daha zengindir. Ancak gerekli ilginin gösterilmediği tarihi eserler, birçok kültürel varlık müzelerde sergilemeyi beklemektedir. Buna ek olarak ne yazık ki eşsiz benzersiz kültürel varlıkları ve mirası kim ne derse desin doğru koruyamıyoruz.
Özellikle son yıllarda trend olan gastronomi ve sokak lezzetlerine doğru eğilmeli ve bu anlamda kolektif bir çalışma içerisine girilmelidir. Özellikle dikkat edin; bu yıl açıklanan Michelin yıldızlı restoranlar ve aşçılar artık yerel lezzetlere ve onların getirdiği kaybolmaya yüz tutmuş tatlara önem vermeye başlamışlardır. Bu da aslında var olan kültürel değerleri korumak üzerine kurulmuştur.
Sağlık turizminde gerekli atılımları değişim ve dönüşümleri yaratabilmek için ülkenin bu anlamda özellikle kamu ve özel hastanelerinin çok daha üst seviyeye çıkarılması gerekmekte. Fark yaratacak alternatifler dişçilik, IVF, MICE ( konferans , kongre ) ileri yaş bakım merkezleri , yürüyüş yolları ve su altı arkeolojisi , özellikle bütün dünyada bir marka haline dönüştürdüğümüz ve ne yazık ki toplumun ve devletin koyduğu katma değer anlamında tam da önemini anlamadığı bir şans oyunları ve eğlence sektörü gittikçe bu adada artık dikkatle üzerine titrememiz gereken büyük bir sektör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yav müzelerde çalışan devlet memurlarının da mangal ve gonyak hakkı vardır diye, Cumartesi, Pazar ve tatil günlerinde devlet muzelerini kapatırsanız, agzinizla kuş tutup, bedava hellim dagitsaniz bile, bu ülkede turizm falan olmaz...