Basit bir hesapla, Kuzey Kıbrıs’a yerleşen İngiliz sayısının 10 bine ulaşması halinde neler olurdu ona bakalım...
Her biri bir milyon Sterlin getirdiği zaman ülkeye 10 milyar Sterlin para girişi olurdu...
Yarısını atarsak, 5 milyar Sterlin...
On bin İngilizin 500 Sterlin emekli maaşı KKTC’ye aktığı zaman aylık tutarı 5 milyon Sterlin...
İngilizler bu paraları nerede harcıyor?..
Belediye vergisi ödüyor...
Elektrik kurumuna, telefon dairesine, GSM şirketlerine ödeme yapıyor...
Bakkala, barlara, lokantalara para akıtıyor...
Bu tür ince hesapları yapan olmuyor ne yazık...
Çünkü İngilizlerin KKTC’de oy hakkı yok...
Siyasi partilere de katkıları yok...
O nedenle hiç önemsenmiyorlar...
Önemsenmedikleri için de müteahhitlerden ve başka yerlerden kazık üstüne kazık yiyerek adayı terk ediyorlar...
Adayı terk edenler KKTC aleyhtarı kampanya başlatıyor...
Böylece adanın kuzeyine gelen İngiliz turist sayısı gittikçe azalıyor...
Gelmez oldular
Turizm Bakanlığı Müsteşarı İsmet Esenyel’e göre, İngiliz turist sayısındaki azalma yüzde 65’e ulaştı...
Yani 100 binden 35 bine düştü...
Halbuki güneyi ziyaret eden yabancı turistlerin başında İngilizler geliyor...
Yılda bir milyon 200 bin İngiliz tatilini güneyde geçiriyor...
Kuzeydeki otellere göre daha pahalı olan ve daha düşük hizmet veren tarafa gidiyor...
Ayrıca güneyde sürekli yaşayan İngilizlerin sayısı 120 bine ulaştı...
Bu insanların her biri ayda 500 Sterlin emekli maaşını adaya getirdiği zaman bunun Rum ekonomisine aylık katkısı 60 milyon Sterlin yapıyor...
Ayrıca 120 bin İngiliz’in tanesi 300 bin Sterlin’den 50 bin konut satın aldığını düşünelim...
Bunun toplam bedeli 15 milyar Sterlin eder...
İşte batmış Rum ekonomisini ayakta tutan en büyük nedenlerden biri turizm, diğeri mülk satışlarıdır...
KKTC’dekiler ise, ambargolara rağmen kuzeye gelen 3-5 bin İngilizin, 3-5 dolandırıcı tarafından kazıklanmasına göz yumdu...
Altın yumurtlayan tavuğu yok etti...
Bunun tek nedeni Türkiye’nin buraya milyarlar akıtmasıdır...
“Yatın, uyuyun, ben öderim” uygulaması devam ettiği sürece, KKTC’de hiçbir şey düzelmez...
Böyle gelmiş, böyle gider...