banner564

‘B’ planı nedir

Denetimsiz kuyu kazıları nedeniyle Kuzey Kıbrıs’ın hemen tüm bölgelerinde yer altı kaynakları kurudu

‘B’ planı nedir
banner598
Sonuç CEVİZCİ
   Kuraklığın hüküm sürdüğü ülkemizde kuyu kazılarının kontrolsüz bir şekilde devam etmesi nedeniyle yer altı kaynaklarının kuruduğu ve Kuzey Kıbrıs’ı çok ciddi sorunların beklediği görülüyor.
   Diyalog’un Çayönü köyündeki Halk Meclisi toplantısında konuşan Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip, su rezervlerinin ‘kırmızı alarm’ verdiğini belirterek, sıkıntılı bir süreç yaşanacağını ifade etti. Türkmenköy’ün kadın muhtarı Ayşe Karol da “Yönetimsizlikten dolayı kuyu suları da bitti. Hiç bir şeyi idare edemedik” dedi.
   Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ve Diyalog TV Haber Müdürü Aytuğ Türkkan’ın moderatörlüğünü yaptığı Halk Meclisi toplantısında dile getirilen görüşler şöyle:

İlker Edip (Beyarmudu Belediye Başkanı): Bu bölge halkı için Kıbrıs görüşmeleri ve belirsizlik yıllardır en büyük sorun. Kimse ne yapacağını bilemiyor. Taviz konusu olan bölgeler olduğu için bir çok kişi gerek ekonomik gerekse iş gücü olarak düşünceli. Bölge olarak son bir yıl içerisinde su rezervleri kırmızı sinyal çaldı ve gelecek dönemlerde sıkıntılı süreç yaşanacak. Üretimin olduğu bölgelerde su sıkıntısı yaşanıyor. Bu duruma acil çözüm üretilmeli. 
Bünyamin Arkoy (Çayönü Muhtarı): Köylümüz tarım ve hayvancılık ile uğraşıyor. Sınır bölgesi olduğumuz için gelecek kaygısı yaşanıyor. Türkiye’den gelen su dağıtılıyor. Üretim var ancak satışlarda çok sıkıntı yaşanıyor. Tarım politikası olmadığı için çok üretim yapıyor elinde kalıyor az yapıyor dışarıdan geliyor. Halk emeğini boşa harcamasın ekonomimizde kaybolmasın. Hastalık konusundan dolayı küçükbaş hayvancılık tükeniyor. Daha kaliteli üretime verimli damızlık hayvanlar getirilmesi gerekiyor. Köyümüz 700 nüfusa sahiptir. Kırsal kesim arsa sorunu var yeterli değil. Köy içinde boş rezervler ve araziler var belki dağıtılır. Birkaç asfaltlanması gereken yolumuz var. Ova yolumuzu yeniden yapılacaktı ancak bir türlü sözlere rağmen yapılmadı. 
Ahmet Yeşilada (Patates Üreticileri Birliği Başkanı): Hürriyet ortamımız devam etmeli. Bu ülkenin ekonomisini güçlendirmek için yapılması gerekenler var. En güzel patates bu bölgede üretiliyor, ürettiğimizi satamazken ithal ürünleri getirmek üreticiyi darbelemek en büyük ayıplardan biridir. Yaklaşık 2 bin ton donmuş patates ithal edilmektedir. Birkaç arkadaş parmak patates üretmek için fabrika kurdurlar. Geçmişte yüzde 60 ithal yüzde 40 yerli malı kullanılıyordu ancak aşırı ithal sekteye uğratıyor bu üretimi. Patatesin en az olduğu dönemde bile 500 tane üretici vardır, yazık değil mi üreticinin ekmeği ile oynamak. Tüccarlar yerli üretimi baltalayalım havası içerisindedir. Üretmekten başka bir çaremiz yok ve üretenleri destekleyeceğiz iş sahası açılsın. Yılda en az 10 bin ton civarında patates çıkarıyoruz yılda iki kez üretim yapan nadir ülkelerdeniz. Ancak ithal ürünler üretimi baltalıyor. Hükümet zamanında dedi ki Toprak Ürünleri Kurumu artık bu işlere bakmayacak bizde  Patates Üreticileri kooperatifi kurduk, sonra toprak ürünleri kurumu devam edecek dediler kaldı öyle kooperatifimiz. Kendi ev ödevimizi yaptığımız oranda bu ülkede kökleşip sahipleriniz.
 Ayşe Karol ( Türkmenköy Muhtarı): Sıkıntılarımızı yıllardır yaşıyoruz yaşamaya da devam ediyoruz. Bunlara kim çare bulacak, derdimizi anlatıyoruz ama önemli olan çare bulunmasıdır. 1977’den beridir ayağıma lastik çizme giyerek her gün patates tarlasındayım, mandıradayım toprakları karıştırırım. Bütün hayatımda çektiğim sıkıntıları birebir yaşadım. Eğer bu yıl toprak ürünleri kurumu çıkıpta demeseydi 1 liraya satılacak patates biz 50 kuruşa satacaktık.  Ülke üreticisi tüccarların elindedir. Oturur karar alır ve yönetir bir devlet var nerededir? Üretirken insan emeğinin karşılığını da bekler, hakkımıza hayır. Satamadık ürünümüzü, soğuk hava deposunda patatesler bekler. Yurt dışından patates getirilmesi yanlış.  Eskiden insan iş bulamadığında Rumlara işe giderdi, şimdi o kapıda kapalıdır. Yönetimsizlikten kuyu suları da bitti. Hiç bir şeyi idare edemedik. Zenginlerin umuru değil hiçbirşeyden.
Sadık Kılıç: Soğuk hava deposu ve paketleme depomuz var.  Aşağı yukarı 2 bin tonluk kapasitemiz var. En büyük girdim maliyetlerimizden birisi elektriktir ve çok zorlanıyoruz. Üretilenlerin satılması için pazar konusunda uğraşıyoruz. Arz talebe göredir bu işler. Üretim az olursa fiyatı artar çok olursa düşer. Bir kooperatif kuruldu patatesçiler Birliği Kooperatifi bu kooperatif hakkında bizi aydınlatsınlar. 
Cemal Darbaz: Bize süt parası ödediler ama geri dönen çeklerimizin yarısı bile karşılamadı. Lanse edildiği gibi lale devri yoktur. Hayvancılık kesimi karantinaya alınmalı. Bizi 5 tane imalatçıya teslim ettiler. Bir gün imalatçı kalktı dedi ki ben bu sütü almıyorum ve 600 ton süt Haspolat arıtmasına döküldü. Sütümüzü sağdık döktük hiçbir şey olmadı. Hayvancının 40 milyon üzerinde alacağı vardır. Gelen giden idareciler hep aynılarıdır.  İmalatçı sıkıya düştü taksitlendirin deye deye bizi varlık içinde yokluk dilenci durumuna düşürdüler.  Küçükbaşı kalkındıracağız dediler büyükbaşı ortadan kaldırdılar. Şu anda küçükbaş hayvanı mumla arıyoruz artık mandıralarda. Birkaç yıl sonram mumla arayacağız hayvan bulalım. Bir gençlik kalmıyor, ben hayvancılık yaparım bir oğlum var ona devretmeyeceğim istemiyor çünkü.  Okuyup bu ülkeden kaçıp gidecek. İdareciler bizim için ne yaptı? Her gün kanser hastalıkları artıyor, sıkıntı stres altında a insanlar. Bu yönetimle bu ülkede hiç bir şey olmaz. Belki adil bir anlaşma olursa herkes bir yol bulur. Seçim zamanı oy derdi sarar başka dert yok. Bu ülkede üretim yapmak suçtur. Kuyu izni vererek memleketi delik deşik ettiler. Üretim yapmak suçtur bu ülkede.
Derviş Zorlu: Küçükbaş hayvancı olarak süt konusunda zararlı çıktım. Cumartesi Pazar imalatçı bizim sütümüzü almaz. Biz arpa parasını nasıl ödeyeceğiz. İnekçinin sıcak sütü toplanır bizim toplanmaz.
Adil Onalt: Bu ülkede adalet olsaydı 9 ay önce süt kurumunun alacağı 16 milyon TL’ydi, bugün imalatçıdan alacağı 47 milyon vereceği var. Yönetim kuruluna bakın iki kişi dışında bir tane keçisi, koyunu olmayan adamları koydular. Yargı olmadıkça, birileri ceza almadıkça hiçbir düzen olmaz. Devlet küçükbaş süte destek veriyorum desin. Buzluk dağıttılar 200 tane sağar adam sütünü koyar ertesi günü gider döker sütünü. Tarım bakanlığı seyretti, hayvancı ile imalatçı kavga etti ceremesini emekçi köylü çekiyor.  Kadınlar yorgunluktan her gün 200 ton sütü hellim yapmaktan fıtık oluyor. Sütler dökülür hükümetten tıs yok.
Hatay Bolat: Konuşulan sorunların sebebi milletvekilleridir. Milletvekillerinin görevi nedir? Halkın temsilcisi gelir köye ne ektin ne biçtin? Kaç kilo karpuz çıkaracan hesap yapar ona göre bir kargo bulur yollar ürünleri. Ekmeği yapabilen fırıncıya vermeli. Halkın sorununu ele almalı. Halk ürettiğini veremiyor. Ben elektriği havadan güneşten alırım 10 yıldır hükümet kuramadı bu sistemi. Ambargoyu bizde koyuyorlar çünkü çıkış izni yok. Sulu köy susuz, bütün yeraltı kaynaklarını tükettiler.
Savaş Özgöçmen: Bu köydeki insanlar üreticidir. Ne bakanlar, ne milletvekilleri bu köye gelmez. Hükümet olan kişiler bunu yapıyor ama muhalefet özellikle ana muhalefet partisi olanlarda halka denetleme görevi verdi. Halkı bilinçlendirsin diye, onlarda piyasada yok. Bir güney göçmeni arkadaşım hak sahibiydi kendisine yer verdiler. Puanını yatırdı tapusunu aldı. Uygun bir fiyata aldık kendisinden, gittik tapu dairesine paramızı yatırdık ölçsünler sınırlarını yerimizi bilelim diye. Tapu dairesinde çalışanlar aman burası başka birine de tapuludur dedi, 15 yıldır çözülmedi sorun. Anastasiadis mi gelip çözecek bu sorunu çözüm olunca. Bu kokuşmuş düzen değişmedikçe hiç birey olmaz bu memlekette. Ben güneydeki malımı hibe ettim devlete aldım adam geldi başka yerden aldı tarlayı. Böyle iş mi olur? Feragatname imzaladım güneydeki malımı devlete hibe ettim diye tarlalarımın tapusunu alamadım. Başka insanlar gelip kolaylıkla alıyor arsada tapuda. Her yağmur yağdığında kapımın önünde göl oluşur, 30 senedir yapıştırılamadı.  Asfaltlanacak yerler var, her yeri yapmıyorlar bazı kişilerin garajlarına kadar asfalt döktüler böyle iş olabilir mi? Seçime beş kala aldatabildiklerini anladırlar seçimden sonra da unuturlar. 
Adnan Amasyalı: 1975 göçmeni özel sektör çalışanayım. Ne iyi yönetildik ne de hale yönetiliriz. Ne gelenler ne gidenler yönetemiyor. Üniversite mezunu kardeşim var, ismini yazamayacak kişiler memur statüsünde. Köyümüz çalışkan insanlardır, taşı sıksa suyu çıkar. Özel sektörde iki dudağı arasında çalışan insanlar var. Devlet nerde? 
 Hüseyin Olgunay: Markette bir şişe su 2 lira, sütün litresi 1,5 lira üreticiye. Su daha pahalı sütten. Bu ülkede artık vekil istemiyoruz, usandık bu düzenden. Hayvancı, çiftçi, üretici bağırır e memur da bağırır artış ister. Hayat pahalılığı artışı alacaklarmış, e diğer insanlar gariban köylü ne alacak? Bu düzenden usandık artık.

İbrahim Bulak: Genç olarak birçok sıkıntımız var. İşsizlik, gelecek kaygıları, köylü olmanın verdiği sıkıntılar. Özellikle toplu taşımacılık sıkıntısı var. Girne’de askerlik yapıyorum. Girne’den Mağusa’ya gidiyorum. Ailem oraya gelip beni görüyor çünkü başka ulaşım yok bölgelere. Kaçak çalışanlar konusuna ve üniversiteler denetleniyor mu acaba? Üçüncü dünya ülkeleri geliyor bir denetim olmalı ne yapıyor bu insanlar? Üniversite mezunu arkadaşlarım var. Ticarete atılıp bireyler üretip satmamız gerekiyor. Herkes bir münhal açılsın polis olayım memur olayım düşüncesinde. Üniversite okuyan gençler yönlendirilmiyor. Yeraltı suları kötüye gidiyor, burada da bir denetimsizlik var. 
Hacer Börtlüce: Herkes hükümetten şikayetçi ama kim seçiyor bu hükümeti? Bende hayvancıyım. Kanser oluyoruz dediler bende 50 yaşında kalp hastası oldum. Evde engelli bir çocuğumuz var. Eşim hayvanına mı bana mı çocuğuna mı koşacak? 50 milletvekili üretici çıkarıyor da nasıl çıkarıyor düşünmüyor. Kalp hastası olarak mı kanser olarak mı üretici ürününü çıkarıyor. Sattık hayvanlarımızı, geçim sıkıntısına düştük şimdi. Yemin torbası 60 lira, sütü kaça alıyorlar. Memurlara artış geliyor da memurlar parayı KKTC’demi harcayacak yoksa güneye mi gidecek? Kendi ülkenizde harcayın paranızı, Türkler Rumlardan iki kat alışveriş yapıyor. Seçimde milletvekilleri kapı kapı gezip oy istediğinde vatandaşı bir yoklasın da ona göre oy istesin. 
Ahmet Karol: Benim 19 dönüm bir tarlam var asfaltın altındadır. Çizdiler bir alan asfalttan aşağıya 6 dönüm aldılar bana. Gittim şehirciliğin müdürüne, ne hakkın var dedim benim malımın koçanını alasın.  Biz almayık dedi birinin malını. Devlet 22 tane  projeli mandıra yolladı haritanın içine. Bunları kaldıracak da mandıra yapsın. Böyle şehircilik mi olur?

Mustafa Naimoğluları ( Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı): Kıbrıs Türk’ü ne kadar eleştiri yaparsa yapsın günün sonunda anlayışlı olur. Ama kırsalda yaşayan insanlar vekilleri ve hükümetleri ağır eleştirebilirler. Önemli olan bu insanlara ilgi göstermektir. Sorunları çözmez, insanlara yardımcı olmazsanız insanlar da sizi eleştirir. Ürettiğini satmak ister satınca parasını almak ister. Kimse yardımcı olmazsa bu insanlar ne yapacak? Köylerde 10 aydır geziyoruz geliştirmek için kırsalı aynı yerdeyiz. Süt, et ve patates te üretimi ucuzlatacağız, maliyetleri düşüreceğiz. Kurumların hantal yapısını devam ettirerek varamayız bir yere. Maaşları ödemek için süte, akaryakıta yeme zam. Böyle olmaz. İthal ürünlere yüzde 160 zam, yerli üreticiyi desteklemek gerekiyor. Kurumların başına iş bilen insanlar getiriniz ve kaynakları çarç ur etmeyiniz
 Asım Akansoy ( CTP Milletvkeili): Milletvekillerinin seçimi ile ilgili halkın kendini de sorgulamasına dikkat çekildi. Kim adaletsizlik, yolsuzluk, devlet arazilerini dağıtıyorsa, ülkenin değerli varlıkları yok ediyorsa ve kim bu sistemi yarattıysa o insana oy vermeyiniz. Sorunlarımızı kendi demokrasimizi geliştirmek çözer. Kıbrıs sorunu hassa bir süreçten geçiyor, uluslararası ender bir toplantı yapılıyor amaç çözüme ulaşmak. Çözüm için derdimiz daha iyi noktalara gitmektir. Bu ülkedeki belirsizliği ortadan kaldırmalıyız. 
Zorlu töre ( UBP milletvekili): Sorunlar vardır diye hükümeti yok edemeyiz. Bu topraklar verilirse hayvancılık, çiftçilik, patatescilik nerelerde yapacağız. Rumlara baskı yapılsaydı BM ve AB’den ambargoları kaldırıyoruz diye belki Rumlar bir noktaya gelebilirlerdi şu an şımarmışlardır.  
Erkut Şahali (CTP Milletvekili): Bu köylüler üretken, çalışkan insanlardır. Bütün siyasiler aynıdır bütün partiler aynıdır görüşü yanlıştır. Demokrasiden başka bir yaşam biçimi yoktur insanoğlunun laik olduğu. Üretim girdilerinin ucuza alınması ve renkli akaryakıtın bu ülkede uygulanması meclisin gündeminde bekletilmektedir. Ülkede üretilen patatesin bu ülkede işletilmesi ve tüketilmesini sağlayacak kotayı gündeme getirdik. Bulgurun buğdaya çevrilmesi projesi de hükümete getirildi. Sahip olduğumuz kaynakları disiplinli bir şekilde kullanmak zorundayız. Bu ülke Türkiye ile çok sıkı bağları olan özel bir ülkedir. Kıbrıslı Türkler kendi kendini yönetme becerisini ortaya koymuşlardır. Kendi kimliğimiz ile varlığımızı sürdürmeliyiz.
Hüseyin Angolemli (TDP Milletvekili): Alın teri ile geçinen insanlarımız köyündeyiz. Zamanla demokrasiyi düzelteceğiz. İyi idareyi de kötü idareyi de seçen bizleriz. Gelecekten kaygı duymayınız. Bugüne kadar partileri gördünüz ona göre değerlendirme yapacaksınız. Kıbrıs meselesinde herkes birlik içerisinde BM’ye çağrı yaptılar müzakereler gitsinler diye. Kıbrıs Türk’leri rahat olsun emin ellerdeyiz. Türkiye ile birlikteyiz. Yarınlarımıza güven ile bakalım. Kıbrıs Türkleri ’in hakları korunmaya çalışılıyor. Gelecek ellerimizdedir, demokrasi bize yetki veriyor yöneticileri seçelim. Kim kimin yanındadır herkes görüyor. Bugünü düzen tüccarın yanındaysa ve beğenmiyorsak değiştireceğiz.

Güncelleme Tarihi: 10 Temmuz 2017, 09:42
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474