banner564

Geleceği planlamak

‘Peşinden gidecek cesaretin varsa, bütün hayaller gerçek olabilir!’ 
- Che Guevara 
  Kıbrıs Türk halkı olarak, güzel bir adada dünyaya gelmenin avantajlarına sahip olurken; bir o kadar da gelecekle ilgili belirsizlikler, Avrupa ülkelerine olan deniz aşırı uzaklık, tanınmamışlık ve ambargolar geleceğe yönelik planlar yaparken ve yeni adımlar atarken önümüze birçok soru işareti koyuyor.
  Gençlerin geleceklerini şekillendirmek için planlar yapmasını, kararlar almasını beklerken, bizler yetişkinler olarak bile önümüzü görmekte ve adımlar atmakta zorlanıyoruz. En basiti bir mal satın alırken tapusunun eş değer mi Türk malı mı olduğu ve bunun ilerde ne gibi sorunlar yaratabileceğini göz ardı edemiyoruz. 
  Bir iş yatırımı yaparken yine tapusundan, bölgesinden, sektöründen olası bir barış durumda yaşanacaklardan doğan birçok soru ile karşılaşıyoruz. 
  Bir diğer önemli sıkıntımız ise “döviz” konusu. Sabah kalktığımızda ödeyeceğimiz ev borcunun bir anda ikiye katlanıp katlanamayacağından bile emin değiliz. Kimisi günü geçirme sevdasıyla ya da çeşme akarken doldurma sevdasında iken kimimiz gelecek endişesiyle ağır yaşam mücadelesi veriyoruz. 
  Bütün bu sıkıntılar yaşanırken, çocuklarımızın geleceklerine yön vermelerinde bir hayli zorlanıyoruz. Örneğin KKTC’de okuması için yönlendireceğimiz bir öğrencinin olası bir barış durumunda ne kadar tanınacak bir diplomaya sahip olacağı konusunda endişelerimiz sürerken, diğer bir yandan yurt dışında okuması için varımızı yoğumuzu ortaya koyup çocuğumuzu gönderiyoruz fakat bir gün kalkınca sterlin tavan yapıyor ve okul masraflarını karşılamakta zorlanıyoruz. 
  Türkiye’de eğitim alanında yaşanan sürekli değişimler ise ayrı bir konu. Gençlerimizi A’levellarla Türkiye’de okuması için hazırlarken yarın birden Türkiye ben vazgeçtim artık A’levella öğrenci kabul etmiyorum diyebilir. Yıllardır birçok aile iş garantisi olması açısından çocuklarını devlet memuru olabileceği işlere yönlendirirken, yine olası bir çözüm halinde hazırda devlet memuru olanların bile durumu meçhul olacağından, yine çıkmaza giriyoruz. Bütün yükleri sırtlanıp çocuğumuzu bir şekilde büyük rakamlara yurt dışında okutmayı göze alıp gönderiyoruz, fakat çocuğumuz gelince bu adada iş bulamıyor. 
  Bilmem kimin oğlu bir KKTC üniversitesinin 2 yıllık bir bölümünü zar zor bitiriyor, sıfır İngilizce ve teknoloji bilgisiyle bir bakıyoruz en ön sırada işe girmiş. 
Bütün bu belirsizlikler devam ederken ve Kıbrıs sorununda bu kritik süreç sürerken, çocuklarımızın eğitim sürecini çok iyi planlamalı ve bütün olasılıkları göz önünde bulundurmalıyız. 
  Fakat göz ardı edilemeyecek tek gerçek, bugün en iyi eğitimi verdiklerini savunan birçok eğitim kurumu olası bir barış ve tanınma sürecinde sıkıntılı günlerle karşılaşacak. 
  Yani bir patron memleket dönemi sona erdiğinde ve biz dünya gerçekleriyle karşılaştığımızda, oyun hamuru gibi kafamıza göre şekillendirdiğimiz eğitim sistemi Türkiye ve Güney ile hatta inşallah Avrupa ile aynı standartlara gelecek.
YORUM EKLE

banner608

banner474